gece.

Günler birbirinden ayrılır, fakat gecenin tek bir adı vardır.

...siz.

bir adam vardı. adı...adı gereksiz. ve onun karısı. adi...adi önemsiz.
çocukları oldu onların. Suphesiz. Bir isim verdiler çocuğa. Anlamsız. Cocuk buyudu. bicimsiz. okudu. bilincsiz. yasiyor. amacsız. Simdi bunu okuyor. habersiz...

.

biri var.



herkesle super...

biriyle konusamıyor bile.

ama o kişi lazım ona...


seviyorum sanıyor...

yapabileceği şeyleri yapmıyor bile.

aşk değil acı lazım ona...

intihar.

intihar eden kızın resmine baktıkça düşünüyorumda;

onun gibi biriyle mutlu olabilirdim.

tabi oda olabilirdi.

"flu"

köpek.

Doktora gittim.
Ona endişelendiğim konudan bahsettim.

- Bugünlerde bir köpek öldürebilirim, bunu yapabilirim ve bu beni çok endişelendiriyor.Endişelenmelimiyim sizce?

+ Neden bi köpek öldürebileceğinizi düşünüyorsunuz?

- Öldürebileceğimi değil, öldüreceğimi düşünüyorum, yani bana bu günlerde köpek öldürecekmisim gibi geliyor.

+ Neden bu günlerde köpek öldüreceğinizi düşünüyorsunuz?

- Bunu sizin söylemenizi bekliyordum.

aslında köpekler hakkında hiç bişey düşünmüyorum.Öldürmek için bir sebebim yok.Zaten sorunda bu.Bir köpek öldürmek istemiyorum.Ama bu günlerde köpek öldürecekmişim gibi geliyor.Bir şey olacak.Hayat beni bir köpekle karşı karşıya getirecek ve ben onu öldüreceğim...

"düş kesiği"

Mutlu.

Mutluyduk biz.

Ne kadar olmuştu sen bana taşınalı?
20?! Vay be o kadar oldumu?
Zaman nasılda geçmiş...
Evet, çok mutluyuz beraber.
20 gün olmuş ama daha dün gibi.
Bu demektir ki evdende çıkmıyoruz 20 gündür.
Haklısın, benim evim ve senin ailenin yolladığı parayla evden çıkmamıza gerek bile yok.

...

Ama yemelisin biraz.Acıkmıyormusun hiç?
Ama artık kalkmalısın yerinden. Duş falan al bari.Fena kokuyorsun.
Evet, biliyorum kokunun bu yolla gitmeyeceğini...
Denemeliyiz ama yinede.

Aslında biliyormusun hiç bir sevgilim üzüm yedirmedi bana.
Peki ya mutlu değilmiydik biz?

...

Mutluyduk bence.
Sen ölmeden önce.
Üzülme, paylaştım facebook sitende.
"Artık öldüm bende"

Ne yapmamız gerekiyordu ki rüyamızda sadece kendimizi görebilmemiz için?

elma.

Elma şekeriyle cinayet işlesem kimse farketmez.
Eminim bundan.

ortada.

yürüyordum ortada.ama neyin ortasında? ortada olduğumu farkındayım sadece.
Sağımda boş bir otoyol, solumda boş bir patika.Ortada olmak bu değil ama.
Önümde biri yürüyor.Uzun saçlı.Cinsiyeti belli olmuyor arkadan.
giydiği şeyler çok tanıdık.çünkü benim onlar.
adam çok tanıdık.çünkü benim o.
Napıyorum önümde?
Seslenmek istiyorum.Refleks olarak elimi kaldırıyorum.Ses çıkıyor.Benden değil.arkamdan.
"..."
Durdu.Durdum.
Arkama dondu.Arkasına döndüm.Hangisi benim bilemiyorum.
Baktı bana.ama görmedi beni.bakışları içimden geçti.
Döndüm arkamı bir ben daha vardım arkamda.Seslenen oydu demek.üç ben yürüyorduk ortada.
ikiside birbirine bakıyor ama beni görmüyorlar.Sesleniyorum...
Hayır hayır seslenemiyorum.Sesim çıkmıyor çünkü...
Olduğum kişi ve olmak istediğim kişi arasında sıkışmışım sanki.ikiside beni görmüyor, tanımıyorlar.
En silik kişilik benim aralarında.
Evet ortadayım, onların ortasında...

.

-Bu yol nereye çıkar Olric?

-Hiçbir yere efendimiz.

-Hiçbir yer neresidir Olric?

-Doğru yerdir efendimiz.

-Gidelim mi?

-Vardık efendimiz!

hiçlik.

Soluklandı.Çok heyecanlıydı.
- Öylece karşımızda duruyordu.Sonra boom.
+ Ne oldu?
- yokoldu.
+ Nasıl yokoldu?
- baybayağı yok oldu işte...gitmem gerekiyor şuanda, gene gelirim ben.
+ Bir dakika bekle.yerinde başka bişeymi vardı?
- hayır hiçbir şey.
+ nasıl hiçbir şey?
- sadece hiçlik.
+ delik gibimi?
- delik bile bir şeydir.Orada hiçbir şey yoktu.
Anlamlandıramadım.
- gene gelirim ben dedi.Telaşlıydı.
Tam kapıdan dışarıya adımını atmıştıki.Boom.
Yokoldu.Karşımda duran şey: hiçlik.
Az önce bulunduğu yere gittim.
Beynimde bir ses yankılandı.
"Cinayet işlendiğinde katil ölüydü."
Paltomu omuza attım ve kapıya gittim.Döndüm arkamı ve seslendim.
+ Gene gelirim ben.
kendime not: not almayı unutma!
"bir puro bazen sadece bir purodur."

ihtimal.

- soyduğunuz bankada bir kahramanın çıkıp size saldırması ihtimali 12 de 1.

- bir yarasa bokunun gözlük camına denk gelerek önünüzü görememeniz nedeniyle kullandığınız bisikletin seyir halindeki bir araca çarpma ihtimali 6 milyarda 1.

- bir filmin vizyona girmeden önce internete düşmesi ihtimali 60 da 1.

- bir taksi şoforunun hayatında en azından bir kere "öndeki arabayı takip et" lafını duyması ihtimali 2 de 1.

- etipufun "burdan açınız" kısmından açılmaması 10da 7.

- bir kadının uçma ihtimali 5de 1.

- yere düşen tabağı düşmeden yakalamanızdan etkilenen kişinin yetenek avcısı bir kaleci antrenörü çıkması ve onunla cinsel ilişkiye girme ihtimaliniz 79 milyonda 2.

- liseye giden bir gencin lise hayatı boyunca hiç yüzünde hiç sivilce çıkmaması ihtimali 21 milyonda 4.

- 3d bir filmde gözlüğü geri vermeme ihtimaliniz 7 binde 3.

- laptopınızın sesinin oyun oynarken kısık, porno izlerken yüksek sesli gelme ihtimali 1 de 1.

şiir.

kısa kesilmiş saçlı bir tüfek
kan tutar beni, bünyesel
titredim bu nedenle ürkek ürkek
sırtımdan ıslattı gargamel

su tuttu imkansızı, sendeledi boşluğa
saçımda belirsiz bir gruplaşma
tiksindim hırsızdan o yerken lavaboyu
söylenmeden unutulmuş bir garip "ay-lav-yu".

uyum.

Konumuz büyük ünlü uyumu.

Büyük ünlü uyumu başlı başına uyumsuzluktur.

En güzel sesli harf e dir.Estetiktir bi kere e.
a,ı,o,u aynı grupta yer alırken e,i,ö,ü diğer gruptadır.

ırkçılık burada başlar ama kazanan bellidir.

a her zaman en güçlüsü olmuştur ama onun arkasından diğer 2 büyük harf olan e ve i gelir.Bunlar a'nın çok güçlenmesinden sonra ondan ayrılıp bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.Ve yanlarına ö ve ü yü katarak ona savaş açmışlardır.

A buna karşı ı-o-u'yu alır yanına ama bilir aslında onlar kuru kalabalıktır.3 büyük harfden en güçlüsü olsada e ve i yi tek başına yenemez ve takım arkadaşlarından pek hayır gelmez.Tek başına savaşıyor a. Ama nereye kadar? Bir gün mutlaka kaybedecek.

Adım ve soyadım sadece "a" harfinden oluşsada. Ben koyu bir "e" taraftarıyım. Adam asmacada ilk söylediğim harfdir o.

e'ye ithafen...

ses.

Arkamdan 2 farklı ses duydum.

- Seni seviyorum serap.

+ bende seni seviyorum vaha.

Dönüp baktım.
Çölde yalnızdım...

kayıp.

Kayıp olan karımı arayan dedektif kayboldu.

Kaybolan dedektifi bulması için dedektif aranıyor.

Tel : OJAY KSI FN AB.

adıne.

Dün otobüse doğru ilerlerken oturmuş kaşınan kara kediyi gördüm.eğildim.sevdim.
Arkamdan yaklaşan adam bir adam vardı.sahibi olsa gerek.

- Çok tatlı bir kedi.Adı ne?

+ Adıne.

- Sırf soranlara böyle cevap verebilmek içinmi koydunuz bu ismi?

+ evet.

Sağ bacağımda başka bir şey hissettim.Bu seferki sarıydı.Adama döndüm.

- Diğerinin adı ne?

cevapladı.

+Diğerininadıne.

Locus.

locus solus. focus solus. focuz solus.
fokuz solus. dokuz solus. dokuz polus.
dokuz pelus. dokuz pelus. dokuz peluş.

Hocus Pokus.

- locus solus -
- Raymond Roussel -

bazen.

okuma yazma bilmeyene kitap seçtiriyoruz.

Bayram.

Bir efsane vardır bilirmisiniz?
Eğer aynanın karşısına geçp 3 kere "nerde o eski bayramlar?" derseniz.
O eski bayramlar o gece gelir ve sizi öldürür.4 tane bayram.

Bu efsanenin nereye dayandığını araştırdık.

1. Bayram bey leblebizm akımının öncüsüydü.Hayattaki herşeyi leblebiyle çözebileceğine inanan bu akım tanrısınıda leblebi olarak kabul ederdi.Ama insanların ayrıldığı konu burada başlardı.Tanrı sarı leblebimiydi yoksa beyaz leblebimi? uzun uğraşlar sonucu tanrıya ulaştığı söylenir.

2. Bayram bey hapşırınca kalbin 1 saniye durduğunu öğrendi ve ömrü boyunca sürekli hapşırarak kalan ömrünü 1 saniye 1 saniye uzatmayı denedi.Hala yaşadığı efsaneleri etrafta geziyor.

3. Bayram bey ise buluşulacak birini gördüğünde insanda oluşan gülümsemeden nefret eder ve dilinin aslında kurşun geçirmediğini iddia ederdi.Savaştan dili sayesinde kurtulduğu düşünülmektedir.

4. Bayram hanım kumdan adam yapar, kestaneye tapardı.Kışları yaşayan ve yazları yaz uykusuna yatan bir yapısı vardı.Bir gün kumlardaki karıncalar gözüne cazip göründü ve bir kaç tanesini ağzına attı.Onların kendini gençleştirdiğine inandı.Hala genç olduğu söylenmekte.

Bunlar neden mi anlattım? Bunlar karıncayiyenlerin bayramlardan evrimleşerek oluştuğunu doğrulayan şeyler çünkü.Darwinde kimmiş? Muhterem bey böyle bi tez hazırladı daha şimdiden kanun oldu bu tez.

Bundan sonra nolur demeyelim nerde o eski bayramlar diye...

hiç.

Hiçbir zamanda hiçbir yerde hiçkimse yaşarmış.

Bu hiçkimsenin hiç komşusu, hiç akrabası, hiç arkadaşı yokmuş.
Onu kimse tanımamış.

Hiç yemek yemez, hiç duymaz, hiç dokunmaz, hiç koklamaz, hiç konuşmazmış.
Çünkü ağzı, burnu, eli, kulağı yokmuş.

Hiç anlayamadığı bir şekilde ölmüş.
Cenazesine kimse gelmemiş. Zaten hiç cenazesi olmamış. Kimse bulamamış ölüsünü.

Acaba gerçekten varolmuşmu hiçkimse?
Eğer hiç varolmayan bir kişiyle ilgiliyse bu yazı bize hiç bir şey ifade etmiyor.

Savas.

Yaşamak savaşmaktır derler ya hani, savaşmak yaşamamak demektir aslında.
Yaşamı yok saymak, hayatı geride bırakmaktır.

Savaşa giren kişi ölür.Bu aldığı kılıç darbesiyle olabilir verdiği kılıç darbeleriylede.

Başkası öldürmezse kişi kendini öldürür.
intihardır savaş.

“İlk kez öldürdüğünde bir değil, sanki bin kişiyi öldürmüş gibi olursun. Yeni doğmuş ve annesi tarafından emzirilen o bebeği öldürmüşsündür. Babasının başını okşadığı o çocuğu da, bir genç kıza aşkını ilân eden o delikanlıyı da, zavallı bir kadının kocasını da, savaşa giderken ailesi tarafından uğurlanan o masumu da… bütün bu kişileri öldürmüş olursun. İkinci kez birini öldürdüğünde alt tarafı bir tek kişi öldürmüşsündür. Üçüncü kez ise, kimseyi öldürmüş sayılmazsın.”
Amat.

Ruhunu bırakırsın bedenin seninle gelsede...

Yani herşeyini kurtarabilirsin.En önemli şeyin hariç.


Cocugunu okula göndermeyen bir babaya sadece para cezası verilirken, askere gitmemek hapisle cezalandırılır.

Türkiye'ye beyin değil et lazım çünkü.
Biz insanı kaslarıyla ölçeriz.

title.

Aslında çok kolay.

evet yada hayır...

Peyami.

Bir gün Peyaminin parasızlık dertleri bıktırmış artık.Ve gözü dönmüş.Artık sol gözü arkasını, sağ gözü ise önünü görür olmuş.(eskiden tam tersiymiş)Ve banka soymaya karar vermiş.İstanbula otobus biletini almış ama nasıl olmuşsa otobusünü çok az farkla kaçırmış.Madem otobusu kaçırdım içerdekileride soyiyim bari demiş.Ve soymuş.Bu kadar çok çıplak insanla ne yapacaini bir turlu bilemeyen Peyami elindeki silahla şöförü tehdit ederek benzinciye götürttürmüş orda bi guzel hacet gidermiş.Gelmişkene benzinde almışlar.Neyse efenim peyami atmış bu insanları benzinliğe almış otobusu.
Şimdi ismini değiştirmesi gerekiyomuş.Ne olsun ne olsun diye düşünürken ahah buldum demiş.Otobusunun ismini koymuş. Kamil Koç.
Ve bundan sonra napacağına karar veren kamil nam-ı diğer peyami banka soymalıymış.
Girmiş efenim bankaya öncelikle güvenlik görevlisini halletmeliymiş.Silahı ona doğrultmuş ve "astalavista bebek" diyerek tetiğe basmış.Ama birde ne görsün.Daha doğrusu ne görmesin.Mermi görmemiş.O an hatırlamış bunlar benzinlikteyken kurşunsuz benzin almışlarmış.Güvenlik hemen kapıdaki adamlardan birine git su al gel demiş.Adam sudan gelene kadar bunu bi dövmüş bi dövmüş.Çok dövmüş yani.
Sonra bu napim ne ediim derken destiny izdivac die bi programa gitmiş.Adını Kamil Koç olarak lanse ettiği için tum bayan ve hanımefendi arkadaşlar programı aramış "beni alsın" demiş.
Bu sırada kraliçe elizabeth zap yaparken kamil koçu görmüş.Onu yani ruyalarındaki adamı tesbih etmiş ekranda.Bundan sonraki hayatını tesbih olarak geçirmiş zavallı peyami.

Not : şartlar inek keskinliğinde haykırış rendesi gözlere ırak üşüdü ayak.

kuş.

"Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen."

çakma.

Bu olayın kahramanı keriman aslında küçük bir kızmış.Ama kendi ekmek parasını kendi kazanırmış.Nasıl mı? Şimdi bu karışan cikletleri ayırırmış.Ve onları sahiplerine geri satarmış.Aynı zamanda kendisinde nekrofili vardı. Filinini ve negro adlı biskuviyi cok severdi.Bu nedenle filinin adını nekro koymuştu.
Neyse bu keriman dışarlarda oynarken ilerde beyaz bir karıncayiyen görmüş ve bunu takip etmiş.Karıncayiyen "Geç kaldım amk." demiş.Keriman karıncayiyenin arkasından karınca deliğine girip düşmüşde düşmüş.Karıncayiyene "bekle lan" diye seslensede sesini duyuramadı ve onu gözden kaçırdı.bir odaya düşmüş keriman.odadakikapı o kadar büyükmüş ki geçememiş.Sonra efendime sölim bu bayan orda masanın üstünde bi bardak ve içinde bi sıvı görmüş beni iç yazıyormuş bardakta.Demişki "oruçluyumda aslında ama neyse siktiret içiim ben bunu" demiş.içince bi büyümüş bi büyümüşki çok büyümüş ama hala kapı daha büyükmüş.Sıvı öyle bi midesini bozmuşki bunun.o kadar olur yani.neyse osura sıça meydanı boka cevirmiş bu bayan.Sonra sıca sıca kuculmus.

Lan demiş bu alice oldu direk, rüya fln heralde demiş uyanmış mal.hikayeyede sıcmış.
Yani bu demektirki karıncayiyenler dünyanın bölücü gücü olarak bakkal, overlokçu satın aldıktan snra ruyalarımızıda almaya baslamışlar.idkkat etmeliyiz a dostlar!

Ayrıca şenol marka göz yaşartıcı leblebi tozlarını artık kullanmayalım karıncayiyenler üretio onu.her paket tozla karıncayiyenlerin midesine bi kaç bin karınca daha sokuyorsunz.

(not: Bu aralar yazamıyorum evet. brz daha surebilir.)

bicum.

cumhur televizyon imamlığı yapıyor artık.
insanları bilgilendiriyor.
oruçları karıncayiyenle açın diyor.
sahuru edirnede yapıp iftarı vanda açtığından dolayı brz yoruluyor.
ayrıca artık beatlesda gitar çalıyor cumhur.
yollarda çizgilerede basmaz.
intihar denedi ip koptu.kilo vermeli.olmuyo böyle intihar.
saçınını bıyık şeklinde kestirir cumhur.çok seksidir.
çıplak tanıdıkları vardır onun.giyinmiyolar onlar.intihar edebilmişler onlar.ipleri sağlammış.
Kedi sesli köpeği var.Dişi.Adı Musa.
üst dudağıyla içer içecekleri.üst götüyle sıcar sıccakları.
telefonu susmaz hiç.hep konusur.

sıkılmış.

meslek.

küçüktün.

Reklamları sevdin.Onları görünce heycanlandın, dans ettin.
Reklamcı olmak istedin.
"Şarkıcı olacak bu" dediler.

Para ilgini çekti.Diğer çocukların elindekileri aldın.
Mafya olmak istedin.
"Bankacı olacak bu" dediler.

Etler ilgini çekti.Hayvanlara dokundun.
Kasap olmak istedin.
"Veteriner olacak bu" dediler.

Filmleri izledin.Dikkatle.
Yönetmen olmak istedin.
"aktör olacak bu" dediler.

Kitapların duruşunu beğendin.Hep onlarla gezdin.
Kitapçı olmak istedin.
"Yazar olacak bu" dediler.

Ölümü keşfettin.Sorular sordun.
"Filozof olacak bu" dediler.
Belkide ilk defa haklıydılar.

Boşluğu keşfettin.Uçan kuşları gördün.
Uçmak istedin.Uçtun.
Kimse "pilot olacak bu" demedi.
"Yazık oldu." dediler."Daha çok küçüktü."

Gülme.

Çok çok uzaklarda küçük bir köy vardı.Köy tüm yönlerden çok zengin olmasına rağmen büyük bi sıkıntısı vardı.
Burada kimse gülemiyordu.

Köyü kuran ataları 3-4 yıl boyunca aralıksız gülünce köyün gülme rezervi bitmiş.Aradan geçen 240 yıl boyunca tek bir insan bile gülememiş burada.

Yalnız 4 yıl önce köylüleri sevindiren bir olay oldu.Bir tüccar bu köyde kimsenin gülemediğini duyunca her yıl bu köye bir çuval gülme getirmeye başladı.Yalnız bu gülme çok pahalıydı ve bunun için köylüler birbirleriyle yarışır ve yarışan köylüler tüm mal mülklerini bu çuvalı sadece bir kısmı için verirlerdi.
Geçen yıl gülme çuvalının çeyreği 2 ev + 4 de tarla karşılığı kazanan Hüseyin Bey tüm malını mülkünü son parçasına kadar vermesine rağmen "yine olsa yine verirdim.Hayatımda yaşadığım en güzel anlardı." diye tarif etmişti bu sadece 8 saniye süren gülme sürecini.

Tabi ki bu köyün gülme ihtiyacı olanlar sadece zenginleri değildi.
Bunlardan biriydi bizim Davut.
Her sabah kalkıp "evet bugün o gün, yani güleceğim gün" der kendine moral verirdi.
Çünkü her gece bir yıldızın kaymasını izlemeden uyumaz ondan sonraki gün gülebilmeyi dilerdi.Bir gün gülebileceğinden emindi.Sadece zamanını bilmiyordu.
Kendisinin para verip gülme alma sansı yoktu.Çünkü o sadece bir terziydi ve bu köyde herkes kendi kıyafetini kendi diktiğinden ona pek ihtiyac duyulmazdı.

Yıllarca gidip gelen gülme çuvalını izledi Davut.Gülenleri izledi.
Karşısındaki gülerken ağladı Davut. Gülemediği için ağladı.

Bu çuval öyle değerliydiki çalmaya kalkışanlar oldu zaman zaman.Bu çuvalı çalmaya çalışanın cezası yargılanmadan infazdı.
Bir gün değişik bir şey oldu.Tüccar davutun terzi dükkanına uğradı ve ondan çuval yapmasını istedi.Sadece kendi açabileceği bu nedenle diğer insanların çalmaya teşebbüs bile etmeyeceği bir çuval.
Uzun bir süre çalıştı davut ve yaptı çuvalı.Şifreliydi çuval.Ve şifreyi sadece tüccar biliyordu.Ve tabiki birde Davut.

O gece dilek tutmaya gittiğinde 5 yıldız birden kaydı gökte.Anlamıştı Davut bu gün o gündü.
Sonraki gün geldi tüccar gülme dolu çuvalla.Artık şifreli olduğunu ve çalınmasının hiç bir yararı olmadığını belirtti.Sonraki gün yapılacak açık artırmadan önce herkesin mallarını hesaplaması için evlerine gönderdi.
Davut bekledi tüm gün.Akşam oldu.Ardından gece.Olmuyordu gülemiyordu.
İşte o an anladı aklının derinliklerinde hissettiği yapması gereken bir şey olduğunu.Çalmalıydı çuvalı.Dün geceki işaret yanlış olmazdı.

Sessizce ilerledi.Tüccarın evine girdi kapıdakileri uyandırmadan.Çuvalı gördü.Tüccar uyuyordu ve çuval onun yanındaydı.Yaklaştı.Şifreyi düşündü.Çok heyecanlanmıştı.Şifreyi girerken kalp atışları öyle hızlandıki, sesleri tüccarı uyandırdı.Çığlık atan tüccarın etrafı bir anda korumalarıyla doldu.Davut ise ortada kalakalmıştı.Çuvala doğru atıldı.Durdurdular onu.Sürüklediler dışarı doğru.
O sırada farketti dışardaki çocukları ve onların ellerindeki ateşböceklerini.Çocuklar oynarken onları hızlı hızlı çekiyorlar bu aynen dün gördüğü yıldız kaymalarına benziyordu.Bir hiç içindi...

Onu götürdüler giyotine.
Tam bu sırada hissetti.Gülme geldi.Ayaklarındaydı.
Diz çöktürdüler.
Hissetti belindeydi.
Ellerini bağladılar.
Şu an göğsündeydi.
Kafasını soktular deliğe.
Boynundaydı.Az kaldı.
İpi çözdüler.
Çok geç kalmışlardı.Gülme gelmişti.
Ama Davut gülemedi.Gülemediği için ağladı.
Gözyaşı kesilmiş kafadan sepete damlarken uzaklarda bi yerlerden kahkaha yükseldi...

vezne.

mehmet efruz peluş aslında bir veznedardı. evet veznesi cok dardı. buraya kuccukken girmiş ve daha sonra çıkamamıştı.en iyi arkadaşı gazete kazımdı.kazım gazetelerle yapılmış bir adamdı sadece.ama yinede oy verme hakkı vardı.aynı anda herkese yolverir hatta zaman zaman havuzlarda boyda verirdi. yeri gelince koyverdiğide görülmemiş değildi.

efruz geçimini kesme şekerleri kemirerek yaptığı köprü veya şövalye heykelleri satarak kazanırdı.

Ama bundan memnun olmayan biri vardı.Şeker kız kendi. kendi kendine yaşayan bu kız, hem cinslerinin ticarette kullanılmasından hoşlanmazmış.
ve bu kız aynı zamanda isveçli bilim adamlarının uzaktan akrabasıymış.
Bu arada isveçli bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre en çok araştırma isveçte yapılıyormuş.
Neyse kendi aslında şeker hastasıymış.isveçli bilim adamı bülent onu dahada üzmek ismemeiş bu kızı.efruz beyi incelemişki.ve şu çıkarımda bulunmuş.
"Herşeyin sebebi vezne."

Vezneyi kırmak icin sasha greyle anlaşmışlar.Efruz bey karşısında saha greyi görünce yaşadığı heyecan ve ilk kez yaşadığı ereksiyon nedeniyle vezneyi kırmış.
tabi sasha grey işi bitince gitmiş.Böle ortada kalan efruz beye gazete kazım çok mantıklı görünmüş...sonsuza kada mutlu yaşamışlar.

Mucit.4.

Cemiyetimiz KTSBSTÇMKMSİC(karıncayiyenleri türkü söyleyerek bayıltıp sonra tuzsuz çekirdek misali kürtaj merkezinde satmak isteyenler cemiyeti) ve muhterem kırlangıç bir sure önce anlaşmaya varmıştık.

Ve büyük buluşumuz gerçekleşti.

Muhterem kırlangıç şöyle açıkladı konuyu:

"Fil ve kestane tüylerini adidas 3 çizgisiyle birleştirdiğimiz deneyde karıncayiyenleri öldürüp kendini onunla doyuran bir hayvan türü geliştirdik.

Ama tek korkumuz Muhterem ismini verdiimiz bu hayvana "karıncayiyeniyiyen" diye seslenebilecek insanların olması.Eğer böyle denirse bu hayvana ne yaparız daha sonra.

o yüzden piyasaya veremiyoruz havyanı.
Bu konuda daha deneylerimiz sürecek."

değişim.

Kafka mıydı Samsa'yı yazan?
yoksa Samsa'mı yazmıştı Kafka'yı?

ilginç bir gün.

Nala at çakıyodum, beceremedim.

Sonra iğneyi patlattım balonla.

Klimaya üfledim, o serinledi.

Fotograf makinem bozulmuş, fotografı çektiğimde ben dondum fotograftakiler hareket etti.
önemli değil.hiç bişey değişmedi.yinede yaşıyorlar.Fotografta.Ben olmasamda.

Uykum var.uyudum.

... uyandığında kendisini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.

"Bu erken kalkmalar insanı aptala çeviriyor" diye düşündü.

pantolon.

Murat aslında dıştan efendi görünürmüş.Normal bir insanmış gibi.Temiz sakal ve saç traşı ile görüntüsü herkesi aldatırmış.Ama aslında kullanılmış ayakkabılara bi takıntısı varmış.
Heleki bu ayakkabılar yıllanmışsa onun için vazgeçilmezmiş.
Böylece bir camide imam olarak işe başlayan murat(namaz kılanların yuzyıl gormuş ayakkabılarını çalarımış) ek iş olarakda serikatilcilik yaparmış.
Insanlara kendini tanıttığında yaşadığı
- Merhaba, ben murat.
- Koyiimde turat, ehehee.
Diyalog onu çileden çıkarırmış.Önce adamın geçmişi araştırır, sonra geleceğini sonrada bugununu.Sonrada onu bir sekilde öldürümüş.

Yaklaşık 5 yıl böyle bir hayat sürdükten sonra Murat artık monoton işinden sıkılmaya başlamış.Hep aynı ayakkabıları görüp onlarla çiftleşip duruyormuş.Artık değişiklik gerekiyormuş.
Çünkü o yolda gördüğü converse, etnies, ugg vb. ayakkabılar onu çileden çıkarıyormuş.Onlara dokunamamak onlara sahip olamamak onu kahrediyormuş.
Bu nedenle "haydi gençler camiye" isimli kampanyayı başlatmış.

Yaşbakan tecep rayyip bey bunu havada kabul etmiş.İçi sevinçle dolan ve anakasaya bununda ekleneceğini öğrendikden snra yerinde duramayan murat yolda isveçli bilim adamlarıyla karşılaşmış.

konuşurlarken isveçli bilim adamlarının ellerindeki zepaklin özü buluna şişeler(şans iste hepsi kendi elindekini) düşmüş.

muratın pantolonuna dökülen zepaklini silmek için ıslak mendil kullananan isveçli bilim adamları zepaklini yanlışlıkla alkolle tepkimeye sokmuşlar.ve pantalon canlanmış.

siz şimdi pantalon adam oldu falan sanarsınız şimdi ama hayırrr...çok şaşırıcaksınz çunku pentelon kadın olmuş.


normal olaraktan pentolon kadın dünyayı yoketmeye başlamış.
kurtarma görevi tabiki şemsi adam şemsi deymiş.şemsi adamın kim olduğunu kimse bilme kimse görmezmiş.telefon kulubelerinde soyunamazmış aslında çünkü şemsiye sığmıyomuş açıkken oraya.bunu çairirlarmış böle ışıklı ışıklı bişiyle.batmande özenmiş sonra bunu görünce şemside.
"ne gzl lan.parlak parlak" demiş.
oda yaptırmış.

neyse şemsi gittiğinde artık çok geçmiş.puntolon kadın çok birinin ayağına basmış bile.bakmış bu böyle olmicak.hemen metomorfoz yapmış.sokmuş götüne şemsiyesini."süper şemsi" olmuş.ama yinede bi turlu yenemiyomuş.

ama yoldan geçen bi su satan çocuk aklına bişi getirmiş.çünkü pontalan kadının kulakları hassasmış(kulak?!). soğuk su die baardıkça bi geriliomuş.
pintilon kadını ittire ittire istiklale götürmüş.orda greenpeaceçilerin önune atmış.gerisine bakmak bile istememiş.ama bunu yeterli görmemiş ve hemen bir şehirlerarası otobus yakalamış yolda.ordan otobuslerin vazgeçilmezi olan "ağlayan bebek" bulmuş hemen bunuda dinletmiş.
pentulın kadın kaçmış da kaçmış ama yolda giderken pantolanın ipi bi yere takılmış ve o koştukça sökülmüşte sökülmüş.

uzun aramalara rağmen bulunan pıntilon kadından geriye sadece pantelonun fermuarı ve düğmesi kalmış.

kamera.

babam ben anaokulunu bitirdiğimde videoya aliyim çocuğu diyerek kamerasıyla gelmiş.
bazı sorunlar olmuş.
sorun kamerada diil babada.
bni çekicem diye başka bi çocuğu çekmiş bu insaoğlu...

bildiin yakın çekimde diğer çocuğu izledik kasette...

adres.

adres sorma! (-ma = olumsuzluk eki)

+ abi ya şu "ibibiğe" nası gidebilirim?
- çok yakın aslında şimdi düz gidicen orda ilerde yol ikiye ayrılcak sağa dön-
+ haa şu sinemanın orda?
- hı!?
+ sinema var ya hani onun sol tarafımı?
- sinemamı var orda?
+ hıı hani şu kitapçının ilersi.
- ne kitapçısı ya...ya siz bnm tarif ettiğim şekilde gitseniz?
+ tamam bi daha söle.şimdi düz gidicen orda ilerde yol ikiye ayrılcak sağa dön-
- tamam işte sinema var orda.kitapçının ilersi.
+ ...
ha evet evet! evet o sinema! tamam işte onun tam karşısı.
- hah. tama şöle baştan tarif etsen.teşekkurler.

(İç ses: orda sinema fln yokki amk.)

title.

res mi tas mı?

çocuk.

çocuk düşer bisikletten.
gider ağlaya ağlaya eve.

bide annesi kızar düştüğü, dikkat etmediği için...

Buradan.

En buradan açınızdan bi turlu açılmayan şey nedir?

tabiki eti puf.

bi kere açıl ha nolur....

kaçış.

Yolda ayrıldık.eğer ayrı yönlere kaçarsak yakalanmamızın zor olacağını düşündük.
Benim peşime düştüler.iyi yönden bakmaya çalıştım o kaçabiliyordu en azından.
Yaşları nedeniyle olsa gerek benden daha hızlılardı.Henuz beni zar zor görebiliyorlarken saklanmaya karar verdim.çünkü kaçmam imkansızdı.
Sağ taraftaki çöğ kutusu mantıklı geldi.Girdim içine.Çok susamıştım.
Silahıma uzandı elim.Çıkardım yerinden.Ağzıma dayadım."Acaba?" dedim.
Annem aklıma geldi.Onun o öğütleri.Çok uzakta görünüyordu şimdi annem bana.Sesini duydum. "terli terli su içme" derdi hep.gülümsedim özlemiştim onu.
Vazgeçtim.çıkardım ağzımdan namluyu.Ayak seslerini duydum.Yakındaydılar.Dağıttıkları yerlerin sesleri geldi kulağıma.Son olarak çöp kutusunun açılma sesi.Ve kıskıvrak yakalanmam. Ağzıma bir bez parçası sıkıştırdılar.ve kafama siyah bir poşet geçirdiler.
ilerliyoruz.ama nereye? gözlerimi açtığımda bir bodrum katındaydık.
Karşımda ihsan vardı.Abim.Öz abim. insanın abisi bunu yaparmıydı? ama hayat acımasızdı alışmıştım artık bunca yıllık yaşamımda görmediğim kalmamıştı.
"Elif nerde?" dedi.
"Bilmiyorum" diye cevapladım.Bu sırada kaçabilme hesapları yapıyordum.İnsan sayısına baktım.5 silahlı adam.Hepsinden birden kaçmama imkan yoktu.Elif umarım iyidir.Yanlız başına napacakki şimdi.
"Ozan." dedi.Bu tip durumlarda hep sinir bozucu bir şekilde sakin kalmıştır zaten.
"Onu bulucaz.Biliyosun bunu.Kaçma sansı 0. Sadece sen imkansızı erteliyorsun.Elifi ver seni serbest bırakiyim.Bunca yıllık kardeşimsin sana bu kadarını borçluyum."
"Bilmiyorum yerini ama bilsemde söylemezdim."
"peki"
tekrar çorap ve poşet birbirini izledi.

poşet çıktığında karşımda elifi gördüm.Yakalanmıştı.
Sessizliği ihsan bozdu.
"Bunu görmeni istedim" dedi.
"Beni vur! onu bırak beni vur!"
"herşeyin bir zamanı var değil mi?"
Tabancasını çıkardı.Kızın kafasına dayadı ve tetiği çekti.
Tam bu sırada gözlerimi yere çevirdim ama sıvının yere damladığını gördüm.Arkasından bir çift ayakkabı.ardından alnıma dayanmış silah ve çevremdeki diğer 8 silah.
Hepsi ateş etmeye başladı.

Sırılsıklam oldum.Eve gittiğimde annem çok kızdı.
işte o günden sonra kendimden büyüklerle su savaşı yapmadım.

kaza.

Kazanın yan şeritte olmasına rağmen kazayı görebilmek için yol ortasında durup bakındığı için trafiği felç eden insanların bulunduğu ülkemi çok seviyorum.

çim.

Ya biri bana çimle çimen arasındaki farkı anlatsa?

yıldırım.

doğmuş çocuk.
kusurluymuş.
sakat değil.yanlışmış o.

rahatsız edermiş herkesi.
gözleriyleymiş sorunu.
gözkapaklarıyla.
gözkapaları birleştiğinde ses çıkarmış.
yüksek bir ses.Yıldırım sesi.
çekermiş bulunduğu yere yıldırımı gözkapakları.

önce annesi öldürülmüş insanlarca.iblisi doğurduğu için.
sonra babası katledilmiş insanlarca.tohumladığı için.
şeytan yuhalanmış insanlarca.işe karıştığı için.
Çocuk öldürülememiş insaflıca.kıyılamamış.masum olduğu için.

yetimhaneye gitmiş çocuk.gözkapakları bantlı.
yetimhanede büyümüş çocuk.Gözkapakları kürdanlı.
isim almış çocuk arkadaşlarından. kapak.

onunla dalga geçerlermiş gözlerini kapatamıyor ve herzaman görmek zorunda olduğundan.Anlayamıyormuş kapak bu durumu.şöyle düşünürmüş. göz sürekli görmektedir aslında.sadece göz kapakları kapanır ve göz karanlığı görmeye devam eder.herkes karanlığı görme eylemini görmemek olarak değerlendirmekte.Ben sadece karanlığı göremiyorum.

Ama göremediği başka bişey daha varmış.uykuymuş adı.herkes bahsedermiş ondan.ama görmemiş daha onu kapak. bunu güç olarak düşünmüş her zaman. "Ne kadar uyuyorsa bir insan o kadar fazla yaşıyorum ondan" dermiş hep kendi kendine.

Büyümüş.Herşeyi görmüş.Zalimliği, açlığı, anlayışsızlığı, herşeyi.
Sıkılmış.Çıkarmış bantı.oymuş gözlerini.
Takmış kulaklığını.Açmış son ses müziğini.
Duymamış ve görmemiş o gözlerini kırptıkça tepesine yıldırım düşen insanları.

çin.

Çin'in üretmediği tek şey prezervatif sanırım.

ölümsüz.

Hissetti.
Oldu bu sefer.
yada olmak üzere.

Biraz daha keçi umudu koydu.2 yıllık shure sm58 garanti belgesinide eklemek istedi.ama eli bunu ancak 3. denemesinde yapmasına izin verdi.kokladı."olmamış" diye düşündü.bir tutam daha kendi kalesine gol atmış kaleci üzüntüsü eklemeyi düşündü.95 yıllık eli titremesi nedeniyle yeteri kadarını katıp katmadığında emin olamamıştı.Sonunda birazda yengeç endişesiyle tamamladı.
"oldum" dedi iksir.
"oldu" dedi adam.
"iç" dedi iksir.
tereddut etti adam.son kez düşünmeliydi.

Ömrü boyunca emin olduğu şeyden şuan emin değildi.En buyuk amacının doğruluğundan.
Hayaller onlara yaklaştıkça kaybediyordu parlaklıklarını.Onlara ulaşınca mat oluyorlardı adeta.
"iç" diyordu iksir.Eklediği melek dili olsa gerekti konuşan.

3 yaşındayken kaybetmişti iyi kalpli annesini.Zalim babasıyla yaşamıştı yıllarca.onuda 17 sinde gömmüştü.Demekki insanlar ne kadar farklı olursa olsun sonları aynıydı.Böylece kendisi en farklı insan konumuna geçecekti.Belkide insan üstü bir konuma.95 yaşında bir insanın ağrılarının unutturmadığı gerçekliği hissedecekti belki.insan olmamayı.
Insan olmamayı başaramamıştı daha önce.bu ilkti.Tabi cesaret edebilirse.

İlerlemiş körlüğü, tökezleyen ayağını, kambur vücudunu, titreyen ellerini ve vücudunun ağrıyan her zerresini unutmaya çalıştı.Yapacaktı.Mecburdu buna.

Bağırdı.Ses tellerinin izin verdiği ölçüde.kısık bir sesle.
"Benim o!" dedi.öksürdü.Tekrarladı.
"Benim işte o! Tanrıyı yutan adam."

içti tatsız sıvıyı.halbuki tatlı olsun diye zeplinin gözyaşını eklemişti içine.
Bitirdi.
Hissetmedi.
Yoktu bir fark.
Bıçağa uzandı."Bu ya başlangıç yada son" diye düşündü.
Vucuda yapışan derideki damar çıkıntısını çok net görebiliyordu.
Kesti.
Hissetmedi.
Yaranın kestiği hızla kapanışını gözlerinin izin verdiği ölçüde izledi.
"Başardım" dedi.
Doymuşmuydu artık?
Hissetmedi.

Sonra hissetti.
Yaşlılığı.İlerlemiş körlüğü, tökezleyen ayağını, kambur vücudunu, titreyen ellerini ve vücudunun ağrıyan her zerresini...

Ölümsüzlüğü 95 yaşında yakalamıştı.Cezasıydı bu.Ölümsüzlük, yani en cok arzuladığı şey cezasıydı artık.Ağrıları sonsuzdu artık.
Elini ağzına götürdü.Sokabildiği kadar soktu.
Tanrıyı yutan adam onu kusmaya zorladı kendini.
Onu yutmak bebekliği, çoçukluğu, gençliği, orta yaşlılığı ve yaşlılığı barındıran 95 yılını almıştı.
Ya peki kusmak ilerlemiş körlüğü, tökezleyen ayağını, kambur vücudunu, titreyen ellerini ve vücudunun ağrıyan her zerresini barındıran kaç yılını alacaktı.

"Ikarus" dedi içinden.
Yine kaybettik...

tatil.

Tatile gittim

param yok mesela.
gittim uludağa kayak takımı 52 milyarmış.dedim yok.gittim "bim" e. bi tane lé cola aldım.asıl amacım kola değil tabiki.amaç poşet.
oh.. oturdum poşete beleş beleş kaydım.insanlar çok beğendi beni koskoca uludağda bunu bi tek ben akıl edebildiim icin ve surekli beni izlediklerinden gözlerindeki o kıskançlığı gördüm.beyin bedava gerçi...

onun haricinde efenim dagda kaymayacaksam giydim sabo terliklerimi üstleri kapalı nede olsa.siyahıda var beyazıda bende.böylemesine gezdim oralarda.

sonra efenim dedilerki gidelim denize gidelim.ben bunu duyunca giydim uzun donumu tabi.üstümede atletimi.super oturdu üstüme.sanki benim icin yapılmıştı.
yanımada tırnak makasımı getirdim.sahilde bi güzel kestim tırnaklarımıda.
orada bu kadar zeki olan diğer bir amcayı gördüm.bayanlarla kesisiyorduk yanyana. karizmalarımız sanki birbirleriyle yarışıyordu.ama matrix gözlüümü takınca ben yenmiş oldum.amcayla konuştuk.sesi aynı fabl anlatan amcalar gibiydi.ardından çişimiz geldi ne yapsak netsek.
Benim aklıma geldi tabiki.deniz ne güne duruyor? hadi yüzüomuş gibi edek.simitlerimize oturduk ve açıldık.(tekerlek şeklinde simitlerden bizimkiler.)işeyince deniz bi ısındı bi ısındı.etrafa baktım kimse farketcekmi acaba die ama kimse yok farketmedi.
sonra bitti tatil döndük iste.ama ben hala eğlenceliyim burdada sahillere gidiyoruk.
benimle bu gzl eglenceye ortak olmak isteyen güzel kızları bekliyorum.

mayil adresim: playboylu_badboy_1907__@hotmail.com

Zebra.

Ya o diilde zebralar beyaz üstüne siyah şeritli mi? siyah üstüne beyaz şeritli mi?

yada mavi üstüne kırmızı bingo.

Zemzem suyuna kem küm eden lala, domdom kurşunuyla tek tük vuruldu.

Cannot place Humpty dumpty as he was before.

Tetanoz.

Bugun tetanoz denilen güzel kelimeyi cümleler içinde kullanacağız.


...look at the "tetanoz"... (fatih terim)

"Tetanoz" ol! Etrafın çevrildi. (polis)

Bugun 8. ay baksana "tetanoza". (takvimci)

Bu urune peşin fiyatına 12 "tetanoz" yapıyoruz. (axess)

4. element; "Tetanoz"... (cem yılmaz)

İbret dolu bir "tetanozla" karşı karşıyayız. (istatistikci)

Bir "tetanoz" cevirdim hala dönüyor. (esprici insan)

"Tetanoz" devrinin fred çakmaktaşını ben seslendirdim. (fredi seslendiren şahıs)

Başıma "Tetanoz" kuşu kondu.Kesin tutcak bu kupon. (iddiacı)

"Tetanoz" sizi korusun. (peder)

Ve şüpheliyi arkasından çok dikkatli bir şekilde "Tetanoz" eder. (agatha christie)

Buzdolabı bozuldu "Tetanoz" çairdik hemen yaptı. (ev hanımı)

Beşiktaş "Tetanoz"ları yine ortalığı birbirine kattı. (spiker)

Tarih "Tetanoz"dan ibarettir. (tarihçi)

Yemeğin "Tetanoz"unu verdi ama ben yapamadım. (bekar erkek)

Yavrum şu "Tetanoz"luğu uzat bakiim. (aile babası)

Bugun yine "Tetanoz"um düştü. (öl artık teyze)

Mucit.3.

Muhterem Kırlangıç bilime ışık tutmaya devam ediyor.

Her yönde araştırmalarına devam eden Kırlangıç bu seferki rezil ettiği isimse Charles Darwin.

Darwinin evrim teorisini saçmalık olarak değerlendiren Kırlangıç aslında evrimin maymundan değilde ornitorenkten geldiğini bilimsel verilere dayanarak kanıtladığını açıkladı.

Teorinin "Muhterem Teorisi" olarak anılacağını söyleyen Kırlangıç sözlerine şöyle devam etti:

-Bu Darwin denen adam tam bir sahtekar herkesi kandırmış.Insan denilen sudan çıkmıştır. Hiç maymunu yüzerken göreniniz varmı.Heralde bi gün bunlar hayvanat bahçesinden dönerken biri sormuş nerden gelionuz die bu garibanda demiş ki "maymundan gelioz" öle böle yayılmış kulakdan kulağa.Halbuki adam sadece sıradan bir beden öğretmeni.
Hem dikkat ederseniz sizde ornitorenklerle insanlar arasındaki aşırı benzerliği farkedebileceksiniz.

Diyerek konuyu kapatan ve yeni çalışmalarına devam eden Muhterem Kırlangıça başarılar dileriz.

Şapka.

1 : Off nerde bu?
2 : Ne arıyorsun?
1 : lanet şapkayı.

1 : Şapkamı gördünmü?
3 : Zürafa bişiler yiyodu demin git bi bak istersen.
1 : siktir!

1 : Şu şapkayı bi turlu bulamıyorum.
4 : ben görmüştüm bi şapka.Mutfakta diş fırçasının yanında.
1 : (git-gel) Yok o diil.O Komidin.

1 : Şapkama rastlamış olma ihtimalin varmı?
5 : Hangi şapka o?
1 : Kilden yaptığım.Hani bide kazak yapmıştım onunla beraber.
5 : Hmmm...Hatırlamıyorum.

1 : Nerede şapkam? En son sendeymiş.
6 : Hayır ben senin şapkanı kullanmadım.Benimki vardıya şu kullanılmayan haplardan yaptığım.onla karıştırmışlardır.
1 : peki o zaman.

1 : Yahu nerde şu şapkam?
7 : Çocuklar demir yoluna koymuşlardı bişi.Belki odur git bi bak.
1 : (git-gel) Hayır. O sadece bi kafatasıymış.

1 : Şapkamı bulamassam dışarı çıkmıcam.
8 : Şapkan mı? Balkondakimi?
1 : Du bi bakiyim.
8 : Gelirken kahve getir bari.

1 : Amaaan...Ben çıkıyorum.
9 : Nereye?
1 : Dışarı.
9 : Tamam görüşürüz.Bu arada şapkanı ters takmışsın.

...

İnsan.

Insan varmış.

Görmek onu şaşırtmış.
Görmeyi bırakmış.

Duymak onu üzmüş.
Duymayı bırakmış.

Hayallerine yetişememiş.
Onlardan vazgeçmiş.

Dokunmak duygusallaştırmış.
Dokunmayı bırakmış.

Ruhu acıtmış.
Ruhunu serbest bırakmış.

Ölüm onu yaşlandırmış.
Zamandan vazgeçmiş.

Yemek kilo aldırmış.
Yemeyi bırakmış.

Nefes almak sıkmış.
Nefes almayı bırakmış.

Bilgeliği satın almış.
Onu daha pahalıya satabilmek için.

Kısacası insan dünyayı değiştirebilicekken;
insan olmayı bırakmış...

Yinede değiştirmiş onu.
Kendini mavi sana dünya, bu kadar bitki olduğunu anladığında yeşili kabul etmiş...

Aktör.

Gelmiş geçmiş en iyi aktör benim.

Çünkü hiçkimse anlayamadı hayatım boyunca aslında rol yaptığımı...

Pozitif.

Bitti.
Herşey bitti.
Bu kadarmıydı yani?
Başlarken böylemiydi?
Hatıralardan uzaklaşamıyorum ve sanırım deliriyorum.Onunlayken düşündüüğümden daha çok düşünüyorum şimdi onu.
Heryer "o". Taktığım bileklik bile onun eseri. Evim, havlum, yatağım hep o kokuyor.Hatta hiç dokunmadığı hiç gitmediği yerlerde bile onu kokluyorum.

Ama onu arzulamıyorum.Arzuladığım şey ölüm.Karanlık.Zifiri karanlık.Sonsuzluk.
"Korkak" diyor kendim bana.
Haklı.
"Madem ölümü bu kadar arzuluyorsun neden hala yaşıyorsun?"
Cevap veremiyorum kendime.Çünkü insan en zorlarını sorar kendine.Sadece cevaplayamıyacaklarını.Çünkü cevaplayabileceklerin cevaplanmıştır aklında zaten.Bildiğin bişiyi sormassın hiç bir zaman.
Hayatımı değerli kılan tek şeyde gitti sonunda.

Ölümü düşünüyorum.Onsuzluğu.Sonsuzluğu.
Hatırlıyorum "o"nu ilk gördüğüm günü ve unutamıyorum "o"nu son gördüğüm anı.
Sesleniyorum."gel al beni".Cesaretim yok sana kendimi teslim etmeye.Sen gel al beni.
Kime seslendiğim konusunda hiç bir fikrim yok.Yukarımı bakmalıyım bunu söylerken? Aşağı? Kime?

Vazgeçmiştim zaten yaşamaktan çok uzun zaman önce.Yanlızlığı seçtiğimde.Ama seçtiğim yanlızlık 2 kişilikti.Ben ve kendim için.
Neden 3. kişi girdi araya? Neden izin verdim? Böyle olacağını bilmiyormuydum sanki.

Telefonumu aldım elime.
Neler yapabileceğimi bilmek istiyorum.Aradım arkadaşımı.Binlerce kez beni aradığı halde duymamış gibi davrandığım ama ben arayınca hemen daha ilk çalışında telefonumu açan gerizekalıyı.
Herşeye rağmen seviyorlar beni.Çünkü onlar sevmek istiyor.Kayıtsız şartsız. Her kötü davranışımı bir nedeni varmış gibi görmezden gelip hiç bişi olmamış gibi davranıyorlar.
Onları sadece kullandığım halde.Gelse biri sorsa keşke.Cevabım net olurdu. " sizi sadece ben ihtiyacım olduğunda bulurum siz boşuna aramayın."
Çünkü insan onlar...
Yine soruyor kendim bana."Ya sen nesin?"
Bilmiyorum.tekrar bilmiyorum.

Telefonu açan arkadaşım benim ona soracağım şeyi soruyor.Onu hiç ekmemişim yıllardır sanki onu ben aramışımda sonunda görüşebilmişiz gibiydi.
"Akşam napıyoruz?" diyor.
"Çıkıyoruz" diyorum.Normal bişiler yapmalıyım.Alkolle gerçekleri değişmeliyim bügün.
Gelip beni alacağını söylüyor.Bugun normal olacağımı söylüyorum kendime.
"Bugun insanım" diyorum.İnanmasamda.
Adını bile hatırlamıyorum arkadaşımın.Telefonda sadece numarası var.Telefonda zaten 3 tane numara var.benim numaram, arkadaşımın numarası ve "o"nun numarası.
Ama önemli değildi adı.Her insanla sen şeklinde konuşabilinirdi.sonuçta her insan karşısındakine göre sendir.

Dalıyorum yine "o"na.Özlüyorum "o"nu.ağlayamıyorum ama.Ağlayamadım hiç.
Daha ne kadar üzülmesi gerekir bir insanın ağlaması için.Daha ne olabilirki?

Zil çalıyor. Geldi. İniyorum hemen aşağıya. Üstümde ne var kontrol etmek aklıma gelmiyor bile.
Arabaya doğru yaklaşıyorum.Pırıl pırıl yine arabası. Yansımada kendimi gördüm.Ve üzerimdeki tişörtü. Lanet olsun! üzerimde "o"nun aldığı t-shirt var.Ama artık çok geç...
Arabaya biniyorum. Sen burada. yüzünde bir gülümsemeyle karşılıyor beni. Hani insanlar beklediği kişiyi uzaktan görüpte birbirlerine yaklaşırken gülümserler ya işte ondan.
Inanın buda sadece insanlara ait bir davranış. Çünkü ben hiç bir zaman yapmadım.
"Naber?" diyor.Cevabını bildiği soruyu soruyor.
"iyi" diyorum otomatik olarak.Bu soru hiçbir zaman farklı bir şekilde cevaplanmaz.Soru "nasılsın" şeklinde olsa belki.
sen nasılsın diye sormuyorum bile."Nereye gidiyoruz" diyorum.
"Bu gece hakkında soru sorma" diyor "bana bırak"
Gülümsüyorum. Surpriz. Meraklanmam gerekiyor. Bunu sadece bir insanı meraklandırmak icin yaparsınız.Yani normal inanlar yapar. Zerre kadar merak yok bende.

Bir bara götürüyor.Kokluyorum içeriden sızan müziği.:Klasik elektronik muzik bası kokuyor.Korktuğum sanırım başıma geliyordu. Dans eden insanlar izleyecektim. Dahada kötusü benim dans etmem için ısrar eden insanları izleyceğim.
içeri giriyoruz. Arkadaşlarının ve sevgilisinin orada olduğunu söylüyor.
3 tane kızın bulunduğu masaya doğru ilerliyoruz.Kızların fiziksel özelliklerine dikkat etmedim .Önemi yoktu. Kız arkadaşıyla tanıştırıyor beni. Adını duyamıyorum. Sadece isminin başındaki "R" harfini ağzının aldığı şekilden çıkardım. Önemli değil çünkü ismi.Sadece başka bir sen benim için.
Diğer kızlar beni süzüyor. Onlarlada tanışıyorum sonra. Yada onlar benimle tanışıyor.bilemiyorum.
Küçük muhabbetler ediliyor. Ben muhabbetlere sadece özellikle bana sorulan sorular olursa evet yada hayır diyorum.
Dansetmeye gidiyorlar "sen"le kız arkadaşı.Bense masadakilerin dans tekliflerini reddediyorum.
Kadınların istediği erkek tipiydim o gün. Konuşmayan sadece dinleyen. Ve genelde "evet" diyen.
Tuvalete gitmek için yanlarından ayrılıyorum. Ictiğim alkolu tuvalete dökerken hala aklımda yine "o" var.
Çıkıyorum tuvaletten ve ışığı farkediyorum.Farkedilecek, sıradan olmayan bir ışığı.Diğer insanların arasında parlıyor.Dans ediyor.Tüm dünya onunmuş gibi. Tanrının yeryuzune inmiş hali gibi.
Ama etrafta benden başka kimse farketmemiş bu ışığı.Ne kadar izledim onu bilemiyorum.Zaman durmuştu çünkü.
Yanına gitmeyi düşündüm.Ama onun karşısında ağzımı açabilecem yada açabilsemde anlamlı kelimeler söyleyebileceğimden kuşkuluyum."Mukemmel" olan herşey karşımdaydı ve dans ediyordu işte bir kadın siluetinde.
Durdu. Korktum. Yokolucak diye.Bir -puf-la dağılır ya çizgi filmlerde.aynen öyle işte.Gerçek olamayacak kadar iyiydi çünkü.
Hayatım tekrar eskisi gibi olcak diye korktum. Dünyaya neden geldiğim merak etmiştim doğduğumdan beri hep.Biri çıkıp bana onu 2 saniyeliğini görmek için doğduğumu, tüm bu işkenceyi sadece bu 2 saniye için çektiğimi söylese defalarca daha doğmayı kabul edebilirdim.
Yürümeye başladı.Bana doğru geliyordu. Git gide yaklaştı.Ve tek kelime etti.
"yukarı"
Sadece itaat ettim.Beyaz tavşanın peşindeki alice gibi izledim onu.Sorgusuz ve sualsiz.
Yukarıya çıktık.Baktım izledim sadece.Saf güzellik vardı karşımda.Herşeyvardı.Neden ve sonuc.Geçmiş ve gelecek.Siyah ve beyaz.
Tarih boyunca tüm savaşların onun için çıktığını söyleseler düşünmeden bundan emin olabilirdim.
Sigara çıkardı çantasından ve yaktı.
Birşeyler söylemem gerekiyordu. "Ismin ne?" diye sordum. Dünyada en az önem verdiğim şeyi hayatımın en önemli anında öğrenmek istememe ben bile şaşırmıştım.
"İsmim onemli mi?" diye karşılık verdi. "Bana sen diyebilirsin."
Hayır! Sen diyemezdim.Diğer herkes sendi.Bu kadın ise...bilemiyorum.Sen hariç herhangi birşey olabilirdi.
Ama hiçbirşey diyemedim.Sigarasını yere atıp çiğnedi.Ve sessizliği bozdu.
"yada istersen bana -pozitif- diyebilirsin."
İşte o an anladım.Herşey açığa kavuşmuştu.Neden o ışığı bir tek ben görebiliyorum anlamıştım.En çok arzuladığım şeydi o.
Elimden tuttu.Herhangi bir karşı harekette bulunmadım.Ve beni adeta surukledi.Çünkü o bana dokunduğunda adeta kitlenmişti bütün bedenim.
Barın arkasında çöplerin atıldığı bölüme gittik.Beni duvara yasladı.Hiçbirşey göremiyordum.Ama ihtiyacımda yoktu.Alabilirdi gözlerimi.Bedenimi.
Elimi elbiselerinin altında gezinirken tüm vucudumdaki karıncalandırmayı durduramıyordum.Onunlayken dünyada değildim adeta.Ne kadar süre tek vücut olarak kalmıştık? Bilemiyorum. Bence yıllarca kaldık öyle.

Sonra bıraktı beni.Hiçbirşey diyemedim.Üstünü düzeltirken onu bir karaltı şeklinde gördüm.Kıpırdayacak ne halim kalmıştı ne isteğim.Çöplerin kokusunu içime çektim.Onlar bile kusursuzdu.
Ve uykuya daldım.Uzun suredir uyuyamadığım şekilde.Rahat bir şekilde.Tasasız bir şekilde.
Uyandım...
Yüzyılın yorgunluğu gitmişti üstümden.Dün sanki yarışlarda tum insanları sırtımda taşımış hepsiyle tek tek koşmuş bir at gibi hisseden ben, bugün yeni doğmuş bir bebek gibi enerjikdim.
Yüzümdeki boşluktan bir damlacık çıktı.
Su damlacığı.
Gözyaşı.
Ağlıyordum...Daha ne isteyebilirdim? O kadın kesinlikle bir tanrıydı ve tüm dileklerimi yerine getirmişti.
Geriye asıl dileğimin gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmek kalmıştı.
Hemen gözyaşlarımı silip koşa koşa yola fırladım.İlk gelen taksiye atladım.şoför deli sandı önce.ama önüne bir 50lik atınca deliliğin önemi kalmıyordu.Beni en yakın hastaneye götürmesini söyledim.
Hastanede başvurum üzerine kanımı aldılar testler için.Sonuçlar geldikten sonra doktor üzgün bir şekilde yaklaştı ve hayatımda duymayı en çok beklediğim kelimeleri sarfetti.

"Üzgünüm ama HIV pozitifsiniz..."

Hayatım sonunda tekrar değerli olacaktı.Sonu yakın olduğu için...

title.3.

Şimdi facebookda dediklerine yazdıklarına like yapanlar varya hani...

onlar kendini beğenmiş değilse kimdir kendini beğenmiş?

yada ben bu konuyu biraz daha düşüniyim.

Tanrı.

Ve sonunda ördek tanrıyla karşılaştı...

ve ondan su istedi...

Kedi.

Tam 1 ay oluyordu kaybolalı.
Tam 1 ay oluyordu işi bırakalı.
Tam 1 aydır hergün erken saatlerde çıkıp onu arıyordum.
Uyuyamıyordum zaten geceleri tam 1 aydır.

Önce onu karımın evden attığını düşündüm.Ama karım senelik iznini kullanıp onu aramama yardım ettiğimde saçmaladığımı anladım.
Aralarında her zaman bir rekabet vardı zaten.Kediye karımdan daha uzun zamandır sahiptim. Kadın eşim olalı 5 yıl, kedi ise kedim olalı 7 yıl geçmişti.
Kediyle birlikteyken karım bizi rahat bırakmazdı.Ne zaman onunla ilgilendiğimi görse acele yapmam gereken işler çıkarırdı. Ama kedide buna karşılık ne zaman seks yapıyor olsak dayanılmaz bir şekilde bağırır, ağlar ve işimizi yarım bırakmamızı sağlardı.Zaten neredeyse her gece aramızda yatıyordu. Sanki ikiside birbirinden koruyordu beni.

7 yıl boyunca en çok değer verdiğim şeylerden birini kaybetmiştim.Arada dışarı çıkardı kedim..Ona güveniyordum.Her zaman geri gelmişti.1 ay önceye kadar.

Karımla birlikte uyandım.Zaten uyuyamamıştım yine.Beraber çıktık evden.O işe gitti ben arayışlarıma devam ettim."Arayışlarımı ne zaman bitireceğimi" sordu."Onu bulunca" diye cevapladım."Bence artık aramaktan vazgeç. 1 hafta içinde geleceği olsaydı gelirdi zaten. Hem belki daha iyi bir sahip bulmuştur kendine." dedi.
İnanmadım.Bu imkansızdı.5 yıldır benim için bir insanla elindeki herşeyiyle yarışan hayvan bıkıp gidemezdi.

Günüm normal bir arayış günü gibi geçti.Yoruldum.Eve döndüm ve hep hayal ettiğim manzara karşımdaydı.Kedim dönmüştü.Hemen ön patilerini havada sinek yakalıyormuş gibi boşa salladı.Ne zaman beni kapıda karşılasa böyle yapardı.Yaklaşık 2 saat boyunca sevdim onu.Oda gurulda karşılık olarak.
Yanlız bir gariplik vardı kuyruğunun tamamı simsiyah olan kedinin şimdiki kuyruğunun uçu beyazdı.

Haberi verebilmek için karımı aradım.Ona kedinin döndüğünü söyledim.
Çok şaşırdı.
"O olduğunu eminmisin? Bu imkansız."
"Kendi kedimi tanıyamıyacakmıyım sence?"
"Ama ben onu öldürdüm.Hatta zaferimi bana hep hatırlatsın diye kuyruğunu kopardım.Sakladım."
Anlık durakladı.
"Hatta şuanda kuyruğunu elimde tutuyorum."
Telefonu kapattım.

Kediyi tekrar inceledim.Evet bu oydu.
Karımın kabusu olmayamı yoksa bnm rüyam olmak içinmi geri dönmüştü bilemiyorum.
Ama sonuçta burdaydı.Önemli olan burda olmasıydı.Ve artık kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini biliyorduk hepimiz...

Kırık.

Bugün çok kötü geçti aslında.
öncelikle çocuklarım beni çağırıp beni aslında küçükken babalık olarak aldıklarını aslında öz babaları olmadığımı açıklamalarıyla başladı.Buyuk bir hayal kırıklığıyla ayrıldım evden.
Ama en küçük oğlumun doğumunu dün gibi hatırlıyorum.Ofsayttan doğan bir serbest vuruştu o.Annesi ofsayt pozisyon anında hayatını kaybetmişti.
Bunları düşünürken havanın kararmasına bir anlam veremedim daha saat henuz durmuştu...
Elinde alışveriş sepetiyle koşturan amcanın yere düşüşü, sanki ben düşmüşüm gibi hissettirdi bana.Yanına koştum onu kaldırabiliyim diye ama yerden kalkan şey bir baykuştan başka bişi diildi.Tek ayağını göstermemeye çalışmasına rağmen diğer ayağının snoppy olduğunu gördüm.Aklıma bir soru takıldı.Charlie brown acaba kelmiydi yoksa kelliği perukmuydu?
Baykuşun aslında bay olmadığını anlamam ve onu bişiler yemeye davet etmem arasında fazla vakit almadı.Gittiğimiz restorantta kendime ve bayana kiremitte yıldız söyledik.Ama benim kafam bu seferde masaya takılmıştı.Masaüstünde bir buzdolabı vardı. "Dokunmayınız!" yazısı dahada çekici hale getiriyordu onu.Kapağını açtığımda nerden bile bilirdimki dünyadki tüm buzdolaplarının kapılarını bir daha kapanmamak üzere açacağını...

Eee ne demişler...Gerçekleşmesini en çok beklediğin şey sen beklemekten vazgeçtiğinde gerçekleşir.Bu evrenin "sen bakarken soyunamıyorum" deme şeklidir...

Mucit.2.

İnkilap tarihini toptan değiştirmeye ant içmiş mucit Muhterem Kırlangıç yeni patent basvurusunu dünya kamuoyuna duyurarak büyük bi şaşkınlık yarattı.

Fizikte engin bilgisi olduğu kadar muziktede bilgisi olduğunu kanıtlayan yeni buluşu yeni bir nota oldu.

yüzyıllardır sure gelen notalarda bir yanlışlık olduğunu sezinleyen Kırlangıç öncelikle yeni notanın adı ve yeri hakkında bilgilendirdi.

Adı "Muhterem" olan yeni nota "Do Re Mi Fa Muhterem Sol La Si" şeklinde değiştiriyor sıralamayı.

Notanın temsil ettiği ses ise "Sıcak demirin suya girdiğinde çıkardı #cos# sesi" olarak tanımlandı.

Son olarak yeni buluşlarıyla hayranlarının karşısında olacağının müjdesini verirken.En Büyük rakipleri isveçli bilim adamlarını geçmek icin her turlu pisliği yapabileceğini söyledi.Isvecli bilim adamlarında gelcek cevap herkes tarafından merak ediliyor....

Efsane.

Bir biyoloji efsanesi vardı.Hiç anlayamadığım şey...

-Golgi aygıtı...

Lan sen nesin ya...Hiç öğrenemedim ne olduğunu...
Bunun nedeni aygıt diyince aklıma altın bulmaya yarayan böle yaklaştıkça öten şeyler var ya o gelmesiydi.

Ama sonraları büyüdüm.lisedeydim.Bu sefer yine karşımdaydı golgi aygıtı ama bu sefer çağrıştırdığı şeyler çok farklıydı. Adeta evlilik dışı seksi temsil ediyordu bu kez "golgi". Aygıt olması sanırım penisi aklıma getiriyordu.

Dahada buyudum.Universitedeyim.Hatta hiç unutmam dün diil evvelsi gün(bkz: taksimin tanınan siması cenk) eski bir dostu tekrar buldum. Biyoloji okuyan arkadaşımın notları arasında adeta parlıyor, kendini gösteriyordu.
Eskiden daha mantıklı şeyler çağrıştıran golgi bu sefer çok anlamsızdı benim için.İçimde sadace "tömbeki" deme isteği uyandırdı. Onca insanın yanında "TÖMBEKI" diye bağırdım.Ama bağırmasam kesin bi tarafım şişerdi.

Sonuç olarak
1- Golgi aygıtının hala ne olduğu meçhul.Sormadım, sormicam hep bir gizem olarak kalıcak bende.Hep farklı şeyler getiricek aklıma.
2- Keşke lostta böle golgi aygıtıyla bitseydi.Hani herşeyi yapan sadece golgi aygıtıymış biz aslında sadece ensesini görmek isteyen keçilerden farklı değilmişiz fln.Bence daha iyi olurdu.
3- Dünyada daha boş yazabilirim diyen yazarları arenaya davet ediyorum.

- Tömbeki de!
+ Tömbeki !
- Girsin sana bendeki...!!

Mucit.1.

Evet bugun sonierikson gorunumlu Mucit Muhterem Kırlangıç mukemmel açıklamalar yaparak yeni patent basvurusu hakkında bilgi verdi.

Yeni bulusunun ingilizce icin oldugunu açıklayan Muhterem Kırlangıç yeni bir tense bulduğunu belirtti.

"Future past tense" adını verdiği yeni zamanını ingilizcede eksiklii hissedilen yegane boşluk olduğunu söyledi.(?!)

Bu tensin açılımını ise şöyle açıkladı:

- Geçmişte yapacağımız bir işe gelecekte karar vermeyi tanımlar.

Yardımcı fiil olarak kullanılacak kelimenin ise "Muhterem" olacağını açıkladı. Ayrıca fiilin bir "-gıç" eki alması gerektiğini ekledi.

Bu tensein turkçede tam karşılığının bulunmadığını belirten Kırlangıç'ın örneklerle zenginleştirdiği konuşmasından bi kaç farklı örnek:

- I muhterem lovegıç you.

- I muhterem hategıç you.

Ayna.

Küçükken tek insan bendim.Diğerleri ben gözlerimi kapattığımda canavar olurdu.Hep aniden gözlerimi acarak onları canavar halleriyle yakalamaya çalıştım.Olmadı yavaştım çünkü.

Sonra aynaya bakatım ve merak ettim.
"Herkes gerçekten beni benim gördüğüm şekildemi görüyor?"

Daha sonra ise sorumu kendim cevapladım.
"Evet, herkes beni benim gördüğüm şekilde görüyordu!"

En sonunda sonuca vardım.
"Kimse beni, benim gördüğüm şekilde görmüyor.Göremeyecek."

Ama birgün yeterince hızlanıp, sizi yakalıycam...
Sizi gidi canavarlar...!

title.2.

siz bunu okuduğunuzda...



... ben çoktan yazmış olucam...

paradox.

şimdi, kedi dediğimiz her zaman dört ayak üstüne düşer.

sonra, tereyağlı ekmeğin daima yağlı kısmı yere denk gelir.

peki, kedinin sırtına yağlı ekmek bağlayıp atsak?

kendi etrafında döner ve sanki havada kalır...


...paradox şakası...

Aşk.

11 eylül 1999

Herşey bugun başladı.Saat 7 civarıydı.Statik dersinden çok devamsızlığım olduğunu söylemiştim sana günlük.
İste geç kalıyordum derse.Ama dün yediği fasulye ve pilav midemde yer edinmişti.
Asla gitmemeye kararlı gibiydi.Ama onları dışarı atmaya karar verdim.Gittim tualete.Sıçtım.
Acele bir şekilde donumu pantalonumu toparladım.Apar topar koşar adımla çıkış kapısına geldiğimde telefonumun yanımda olmadığını farkettim.Hemen tekrar tuvalete gitmemle yerde telefonu gormem bir oldu.Telefonu almak için eğildiğimde hayatımı toptan değişeceğini anlamıştım.

Orada duruyordu.Hayatımda gördüğüm en güzel, en anlamlı şey karşımdaydı işte.Ve bu güzellik benden çıkmıştı.Öylece kalakaldım.Üstünden çıkan duman beni çocukluğuma götürdü.

O benim geçmişimdi, geleceğimdi, bugünümdü.Bokumdu o benim.Herşeyim.

Saate baktığımda 10.44 olduğunu gördüm.Ama umrumda bile olmadı.Tum hayatım değişmişti.

17 eylül 1999

Artık tüm dünyam oydu sevgili günlük.Tüm zamanım o guzel kokusunu nasıl korurum şeklini nasıl sabit tutarım bunları düşünmekle geçiyor.Geceleri uyumadan bana böyle güzel bir şey verdiği için her gece götüme dua ediyorum.

21 eylül 1999

Git gide dahada bozulmaya başladı sevgili günlük.Napacağımı bilemiyorum.İsvecteki bilim adamlarına mail yazdım.Onu nasıl ilk halinde tutabileceğimle ilgili.Gelen cevapta 412 yıldır bu soruya cvp aradıklarını ama onların bile bir cevap bulamadığını öğrendim.

23 eylül 1999

gözümün önünde erimesine dayanamıorum segili günlük.onun için küçük meşrubat dolaplarından aldım.Şeklini korusun diye.Ama bu seferde katılaşıyor.Dokunduğumda kırılacak.Dokunmadan birini nasıl sevebilirimki sevgili günlük?!

25 eylül 1999

Bugun gelinimi annemle tanıştırdım.Annem:
"ee gönül bu otada konar bokada" diye espri yaptı.Ama safiye bozulmadı bu olaya.
Aa evet daha önce bahsetmemiştim.Ona isim verdim.Evlenecez onunla.

26 eylül 1999

Bugun evlilik için tarih almaya gittik.Ama nufus cuzdanı olmayan bir bokla evlenemezmişim.Yarın ilk iş olarak nufus cuzdanı cıkartıcaz.

27 eylul 1999

Nufus cuzdanı alınacak kişinin bok oldugu goren gorevliler olmadık işler çıkarttı.
Resmen ırkçılık bu.Ama herşeye katlandım onun için.Ama en sonunda aldık.

28 eylul 1999

evlilik tarihini 12 aralıga verdi götler.Herkes ırkçı burada günlük.Ama safiyeyle konuştuk.Evlenene kadar aynı yatakta yatmayacaktık.12 aralık gecesinin özel olmasıydı amacımız.Simdi onun o çıplak bedeninin düşünüyorumda, kimbilir ne kadar kusursuzdur.yaklaşık 1.5 ay bekleyecek olmam cekiciligini daha çok artırıyor.

14 kasım 1999

Dün yediğim acılı kebap nedeniyle midem çok kotu olmuştu.Sıçtım.Safiye çok kıskandı yeni boku.Ona yaklaşık 3 saatte açıklayabildim aramızda bişi olmadığını.
Ama mutlu oldum, bu beni sevdiğinin göstergesi.

21 kasım 1999

Bgn kız kulesine gidip çay içtik.Çok romantikti sevgili gunluk.Eli elime değdiğinde yanaklarının kızardığını gördüm.Demekki onun için ilkti.Onun bakire olduğunu farkettim.
Sabret safiyeciğim.az kaldı tam anlamıyla birbirimizin olacağımız güne.

28 kasım 1999

Bgn çok büyük bir tehlike atlattık sevgili günlük.Elektrikler gitti 15 saatliğine.Safiyeyi soğuk tutamadım.Hastanede acilde doktorların uğraşlarıyla onu kurtardık.Şuan durumu iyi.Düğünümüze bu kadar az zaman kala bötle kötü şeylerin başımıza gelmesi beni endişelendirdi.

9 aralık 1999

2-3 gundur kendini çok iyi hissediyor.Bu benide mutlu ediyor tabiki.3 gun kaldı büyük güne.Sabırsızlanıyoruz, bekleyemiyoruz.

12 aralık 1999

Sonunda o gün geldi.Birazdan düğünümüz başlıcak.Sanada haber veriyim dedim sevgili günlük.

13 aralık 1999

Günlük çok kotu bisi oldu.Onu öldürdüm günlük.Tum hayatımı öldürdüm.Kendi ellerimle...yani diilde yinede kendi bi organımla.İlk girişte delindi.Sonra adeta kurumuş bir yaprak gibi kırıldı.Napıcam tum hayatım sona erdi...

24 aralık 1999

10 gundur kendimi fasulye ve nohuta verdim günlük.Yiyip yiyip sıcıom.Ama olmuyo.O mükemmellliği bir daha yakalayamadım.1 hafta daha deniyeceğim.Yeni bin yıla tek başıma girmek istemiyorum.

28 aralık 1999

Olmuyor bir turlu olmuyor sevgili gunluk.Kendime yeni arkadaşlar edindim.
Hasan ve ismail gerçekten iyi boklar.Ama hicbiri safiye gibi değil.Şeyda aslında başta o duyguyu verdi bna ama malesef soğudum ondanda.gidip biraz daha çalışmam lzm günlük.Şans dile.

31 aralık 1999

Olmadı sevgili günlük.Getiremedim onu geri.Bugun benim son günüm elveda.Yaklasık 22 kilo kuru fasulye yedim ve sıçmayacağım.İçimde patlıcak ve öleceğim.
Kendine iyi bak günlük....


1 ocak 2000

Merhaba günlük ben safiye.Sahibinin azmi ve sevgisi nedeniyle tanrı beni dünyaya göndermeye karar vermişti.2. bir şans vermişti.Ama sahibinde ben onun içinden çıktığımda çoktan ölmüştü.Bağırsakların son hamlesinde dunyaya geldim.Ne yapacağım hakkında hiçbi fikrim yok.Hatta bir bok olarak bu yazıyı nası yazdım onuda bilmiyorum.Sonuçta elim kolum yok benim.Herşeye rağmen yaşamaya devam etmem gerekiyor.Neyse elveda gunluk...

ruhum.

ben ölüyüm ya 1 haftadır.
zen'im bozuldu.
Tum hayat enerjim gitti.
Efenim öyle alışmışımki kulaklık bulunmasına kulağımda, boş kulaklığı kulağıma takarken çok kararlıyım.Çalıyo gibi hissediom.Kendi kendime çalıom.Ama yetmio.
Bgn contrastım gitti mesela.Gözüm acıdıydı.gözlüü çıkardım şöle avuçladım gözümü bi baktım heryer parlak.Full contrast.
Hepsi zensizliklen.
Zaten cok yoğunum.yazamayabilirün bi sure daha.zaten ne yazıosam...
Zensiz erken yaşlanıyorum...
Hayret ediyorum muziksiz yola çıkabilen insanlara.Büyük bi erdem bu, onlar bilmesede.

Fazla mp3 çaları olupda vermeyen ipana reklamında yumurta olur umarım...

"although I've dedicated my life to god and goodness, I secretly love throwing oranges at our priest."

negzl replik.

yasak.

Artık televizyonlarda, halk arasında "A" harfini kullanmak yasaklanmıştır.
Gençleri psikolojik olarak kotu etkileyen kelimelerin baş harfi olan "a" (am.na koyim gibi) uzun bir araştırmanın sonuçunda ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştır.

"A"nın yanında en çok görülen arkadaşı "m" ile ilgili araştırmalar sürüyor.

"A"nın kullanımı, a sayısına bağlı olarak her a için 73 yeni turk lirası cezayla sonuçlanır.

Çocukların ihtiyac duyduğu "Anne" kelimesi, ona benzeyen "Zeptür" kelimesiyle değiştirilmiştir.Değiştirilen diğer kelimeler yarın resmi gazetede yayınlanacaktır.

Fobi.

Dedim bide kuçukken korktuum seyleri yazim.

1. En buyuk korkum tabiki: Çaydanlık.

2. Bakkallardaki zenci teyze. Namı diğer çikolatalı sakız : Mabel

3. Lambaların içindeki iletken. Uzaylı sanıodum onu.

4. Yanlışlıkla(!) sonsuza kadar uyuyakalmak.

5. Yumurta yiyeceğim zaman yanlışlıkla civcivli yumurta yemek.

top 5 böyleydi sanırım.gorduu 3seyin 1inden korkan biri olarak hatırlamadığım seyler mevcut.
Ama mabel olarak bakkalda öluodum korkudan.titrodum.napcaksa!!





Yarısı çıkmıo mal videonun.

title.1.

Miss world 1912 kazanını aramızda.Biraz tozlu olsada.Hemde ayakta.

Geçmişinden bahsediyor.Yani geleceğimden.
Adını unutuyor.

Erkek kadınla tanışıyor.Herşey böyle başlıyor.
Kadını anlamaya çalışıyor.Ama altyazı sorunlu.3 saat sonra geliyor.

Kadın mı suçlu? Erkek mi? Çevirmen mi?

Bağırmak, seslenmek isterdim ona.

"Nice wings, icarus!"

Polyanna.

Doktor ilhami cok zorlu bir donemecdeymiş.Kendini cesaretlendirmeye çalışıyorumuş ama bi turlu kendini sakinleştirememiş çünkü yapacağı iş gerçekten çok büyük cesaret gerektiriyormuş.Kaplumbağanın klibi, peçetenin götü bile cesaret edemezmiş.
Ameliyat masasındaki kız ise artık rahatlayacağini düşünüyormuş.poliyanna adındaki bu kız aslında ikiz doğmuş.Bune nedenle adı poli-anna imiş ztn.Artık ayrılmalıymışlar.içindeki kötü insandan kurtulmalıymış.Herkesin iyiliği için...Kendi iyiliği için...Kaplumbağanın klibi, peçetenin götü için...
Doç. dr. ilhami ameliyata başlamış.İşler başta tıkırında gidiyormuş.Ama tek bir hataya kadar o hataki herşeyi mahvetmiş.Felaketmiş bu tüm insanlık için...Kaplumbağanın klibi, peçetenin götü için bile....
Yard. doc. dr. ilhami yanlışlıkla Anna'nın kroluk damarını kesmiş.Annadan adeta kroluk fışkırıyormuş.Bunlara dokunan herşey değişiyormuş.Bir anda "Kardeş-Kanka-hele" kelimeleri hemşireler arasında uçuşmaya başlamış.Kaplumbağanın klibi, peçetenin götü bile kullanıyormuş bu kelimeleri.
Prof. yard. doc. dr. ilhami durumun ciddiyetini hemencecik kavrayıp zarar gormeden yapması gerekeni yapmış.Yani 3. dereceden kuzeni anonim süper kahraman şemsiye adam şemsiyi aramış.Hayatının son nefesini bu konuşmada harcamış.Ve ölmüş...
Pazarda şemsi satmakta olan şemsi telefonu alır almaz her zaman yanında taşıdığı semsiye adam kıyafetini otobus durağında emekliler arasında kimse görmeden üstüne geçirmiş.Bir tek o kurtarabilirmiş herkesi...Kaplumbağanın klibini, peçetenin götünü...
Ama hastaneye ulaştığında çok gecikmiş.Malesef anna buradan kaçmış ve insanların recep ivedik olarak bildiği insanın yanına sığınmış.
Recep ivedik gördüğü kroluk karşısında adeta büyülenmiş.Hemen basına recep ivedik 72 yi çekeceğini duyurmuş.Buna türk halkı cok sevinmiş ama gerçeği bilen kişinin yani şemsinin icini bir korku dalgası almış götürmüş.Böylece artık ucabilirmiş iç organsızken çok hafifmiş şemsiyesini ruzgara dogru tutarak uçmaya başlamış.
Bildiği gerçek ise şuymuş gerçek recep ivedik 28. filmden snra hayata gözlerini yummuş.Onun yerine daha kotusu geçmiş.Duygu.çünkü hiç bir duygusu olmayan krolugu dünyaya yaymayı planlamış bu orospu.Sonuçta tüm dünya kro olursa duyguların bir anlamı kalmazmış...Kaplumbağanın klibinin, peçetenin götününde...Herşey tam kıvamındaymış yanına yeni katılan super-uber kroyla birlikte 72. ci filmde herşeyin sonunu getirecekmiş.
Şemsi vakit kaybetmeden latif doğandan başlıca dersleri alarak part-time kro olmuş.Recep ivediğin çekildiği yere iyice sızıp, güven kazanıp bu filmin yönetmeni olmuş.duygu nerden bilsin baş dusmanının yanıbasında olgunu.Napsın şemsi dünyadaki en buyuk ustadan ders almış.Filmi recep ivedikden daha çok şemsiye belgeseline benzetebilen şemsi dünyayı bir kez daha kurtarmış.
Nerde yanlış yaptığını anlayamayan duygu ise yeni bir plan aramaya koyulmuş.
Aslında kimsenin haberi olmasada hepimiz şemsi sayesinde ayaktayız...nefes alıyoruz...yaşıyor ve yaşatıyoruz...Kaplumbağanın klibi...Peçetenin götü...

Duvar.

Ya o diilde şimdi bi duvar evin içimi olur dışımı?


When I get older losing my hair,
Many years from now,
Will you still be sending me a valentine
Birthday greetings bottle of wine?

If I'd been out till quarter to three
Would you lock the door,
Will you still need me, will you still feed me,
When I'm sixty-four?


Bide bu muzik kutularının(dandikler diil) muzikleri ne mukemmel ya.

Gıcık.

Salak salak küfüre gülen insanlara,
Ayarladığınız herşeyi tek bi kelimeyle yıkan insanlara,
İlk gittiği film lion king olanlara,
Toplu taşımada kulaklığı çıkarmaya mecbur kalmaya,
300 milyonun hepsini 5 milyon olarak veren bankaya,
6 saatten fazla uyumaya,
Tarçına,
Yakınında kız bulununca bambaşka olan insanlara,
Film izlerken konuşanlara,
Kendini anlata anlata bitiremeyenlere,
Şaçmalayınca bana katılamayan insanlara,
herşeyi sıradan olanlara,

gıcık oluyorum.

Bu arada googlea "thats not sexy" yazıp i'm feeling lucky(kendimi şanslı hissediyorum) tıklayınca bisi cıkıo.

istek.

-tüm ışıkları açık bırakmak istiyorum.
-Tum kuşları ayaklarından birbirine iple baglamak istiyorum.
-Yoldan geçen herkese kafa atmak istiyorum.İfadelerini merak ediyorum.
-Bi kaç tane şizofren arkadasım olsun istiyorum.belki daha rahat olur bnim icin.
-Bi japon gelsin bni öpsün istiyorum.
-Bi doumgunu pastasını piç etmek istiyorum.
-Artık tavanda oturmak istiyorum.
-Omzumu delip bir kuğunun kanatlarını kendime takmak istiyorum.Bence uçabilirim.Boktan bi demirle değil, kendi kanatlarımla.
-Dünyadaki tüm çaydanlıkları yoketmek istiyorum.
-Herkes netken ben flu olmak istiyorum.

Çok mu şey istiyorum?

Evet.

Lozan barış antlaşması.

Kadın gibi araba parketmek istiyorum.
Bi ileri bi geri.
Bi ileri bi geri.
Bi ileri bi geri.
Bi ileri bi geri.
Bi ileri bi geri.
Sonra brz daha geri.
Brz daha ileri.
Son kez bi geri daha.
En son bi geri daha.

Hanimiş benim gölgem...?

Gömülmek.

Canım gömülmek istiyo.
Biri beni gömsün.
Hadi.?!

Gülmek.

Canım gülmek istio.
Biri beni güldürsün.
Hadi.?!

Öneri.

Bunlar çok tatlıymış ya.Geç olmuş biraz.2005 albümü bu.Hemde kendi sitelerinde indirilebilio.
Kupka - uyk la
Mira ve Proudpilottan snra beendiiğim 3. turk grup...


Birde svankmajer.Kendileri hayatta en çok kıskandığım yönetmen.



Kendileri birde alice çekmiştirki.En iyi alice uyarlamasıdır.Yada en piskopat diyelim.
Düşününce alice ne çok sinemaya uyarlamış yaw...

Ölüm.

bi ruya gordum.
Rüya şöyleydi.Yemek yiyoz bi yerdeyiz iste.Ben yanlıslıkla(!) jilet yedim.Anlamadım nası oldu ama oldu.Herneyse bogazım kesildi içten.Ama saglam gitti böle hissettim damardan cıkan kanın bogazımdan aktığını hissettim ve o kandaki o demir tadını aldım.Aklımdan tek bi düşünce geçti. "Lan ne boş öldüm ya" dedim.Ne bekliyosam artık.Ama ölümü hissettim sanki.uyandım tabi hemen.
Ölmeyi diilde onu yediremedim.Geçen buraya gelirkende uçakım düştü bi sure.Hava boslugu flndı heralde ama cok uzun surdu.bnce dusuodu yani hava bosluu 3 sn olur lan.20 sn dustuk biz.O andada tek aklıma gelen "neyse en azından istanbula giderken diilde dönerken ölcem."
Ama ölürken korkmam diye düşünen ben, bu 2 deneyimdede korkuyu iliklerime kadar hissettim sayın okuyucu.
Neymiş efenim ölürsem ölürüm, nolcakki gerisi yok, bosluk nasılolsa yok! vala o an sıcıttırıo.
Ölmekde zor ya.
Şöle temizinden bi yansak...Tabi önce su senaryoyu bitirip çekimde trajic bi biçimde ölim sonra...Sonra benim film unlu olsun.Sonra dedikodular cıksın sevgilisinde ayrılmışda oracıkta filmi çekip intihar etti fln.Cannes juri özel ödülünü alırım vala.
Lan yeni geldim istanbulumu özledim.Evim, kedim...
Not: yazarken cannes jüri özel .dölü. yazmıstım...

Cumhur.2.

Uzun bir zamandır Cumhurdan haber alamamaktaydım.Geçen gün bana telefon etti.Ve basına gelenleri anlattı.
Cumhurla ilk defa tanışanlar için cumhur şudur.
Efenim bu Cumhur geçen gün feysinde farmvillerken alışıldığın dışında bir olay başına gelmiş.Ayça_22 adlı şahıs oturum açmış.Cumhur bu bayanı görür görmez çarpılmış.Vizite ücretini ödeyen cumhur kafeden ayrılmış.Ama ne yapıp edip ayçayı bulmalıymış.Ilk goruste ask bu olsa gerekmiş.(türkçe katli)
Hemen ilk uçakla isveçe gitmiş.Isvecli bilim adamlarının kızına kaçırmış.Hepsinin kızı ortakmış zaten.
Telefonda kızının kaçırıldığına inanmayan bilim adamları onunla konuşmak istemiş.Cumhur kıza "Yanlış bişi söylersen seni öldürürüm" dediği halde kızın babalarına dediği "mandalina sebzedir" sözünün yanlışlığı nedeniyle onu öldurmek zorunda kalmış.Ama bilim adamları kızı tekrar canlandırabilceklerini sölemiş ve ayçanın imeyiliyle takas etmişler.
ayca_22@hotmail.com isimli email icin uzun sure ugrastıktan snra eline geçiren Cumhurun sevincine diyecek yokmuş.Mail adresinden evini bulmuş ayçanın(ee akıllı cocuk yapmış bi şekilde).
Ayçanın evini gözetlerken korktuğu başına gelmiş.Ayçanın bir abisi varmış.Adıda İsmail_yk'imiş.Ama abisi hep feysbuktaymış.Lokomotif gülşen veya çıtıpıtı birsenle konuşuyomuş.O nedenle pek bir engel teşkil etmiyormuş.
Ayçanın babası Şahin_k ise cok asil bir aileden geliyormuş.Recet Payyip Yerdoğanın en yakın arkadaşıymış.Hatta o kadar yakınmışlarki Recetin kelliliğin peruk olğunu altında aslında sırma saçları olduğunu bilen tek insanmış.
Bu sırada cumhur bu insanları izlerken Cumhurun eski patronu lezbiyen kemal_am'in artık Ayça_22nin üvey annesi olduğunu ne bilsin.
Kemal_am'ın Cumhuru görmesiyle ismail_yk ya söylemesi bir olur.İsmail_yk en iyi arkadaşları olan yakışıklı erkan, karizmatik serkan, sempatik ercan ve çılgın ayhanla toplayarak Cumhurun yolunu kesip onunla konusurlar.Cumhur ayça konusunda ciddi düşündüğünü belirtir.Ve ismail_yknın desteğiyle kızla görüşmeye başlar.Bunları uzaktan izleyen duygu cumhur-ayça aşkını çok gururmuş.(kıskancakmışta karışık hala işte)

Bana anlattıkları bu kadardı.Haber aldıkça sizi bilgilendireceğim.
Hayatınızda hisssettiğiniz o buyuk bosluk bu kliple dolacaktır.



Yarım saatte bunları yazmak ciddi başımı ağrıttı.

118.

-yüzonsekizin yeni numarası neydi birsen?

-seksen. yüzonsekizseksen.

Bu reklam ne ya...rüyama girio...

Oyuncak.

Bak aklıma geldide yazim dedim.
Ben küçükkene oyuncaklarımla saat tutar oynardım.
Üzülüolar sanıyodum..
Kum saatim wardı, ceviriodum hızlıca oynamam gerekeni oynuodum.Her bir bireyle, tek tek.Suresi bitince dierine gecebiliodum.
Sonucta hepsi aynı maddeydi dier oyuncağin sucu neydi?çirkin olmasımı? onu öle yapmıslardı, yaratan öle yaratmıştı onun suçu yoktu.Uzulmemeliydi cirkin olanında eşitti şartları bende...Bu nedenldendirki çocukluk döneminde hic oyuncağim kırılmamıştı.iyi bakardım.
Toy Story den sonra ztn emin olmuştum yaşadıklarına oyuncakların...

Hatta çatalıda bıcağıda kaşığıda ille kullanmalıydım bi yemekte.Bıçakla salata yediim olmuştu...

Şemsiye.

Bi yerlerde bi kız varmıs.Bu kızın adı Duyguymuş.Ve duygunun duyguları cok karmasıkmıs.Öyle bi karıştırmışki bunları bi daha ayıramamış.Mesela kazık atarsanız sevinirmiş, nanik yaparsanız aglarmış.Bu kız bi karar vermiş madem kendi duzelemiyomuş tum dunyayı deiştirmeliymiş.
Bu kararını uygulamak için önce Banu Alkana gitmiş.Banu alkan afrodit olduğu için(nedene gel) Duyguyu kıramamış.Duyguya aşk iksirini vermiş.
Duygu aşk iksirini isveçli bilim adamları üzerinde kullanmış.Onları kendine aşık edip duygu karmasıklaştırma virusunu buldurtmakmış amacı.
Bu planı bozabilecek dunyada sadece bi kişi olabileceğini ne bilsin?!
Bu kişi Şemsi isimli bir seyyar satıcıymıs.Şemsi yagmurlu gunlerde Şemsiye, güneşli günlerde sahte rakı satarmış.Zeynep isimli şemsiyesine aşıkmış.Beethoven'a hayran birde sol gözü varmış.Gözü arada takılı kalır beethoven dinleyince eskiye donermis.Moonlight sonata ile 3 gun kapatmamak mumkunmus bu gozu.
Bir gun karlı bir aksamda Şemsi seyyar satıcılıa cıkmıs ama ne satacagini bilememis.Karlı havada ne satılırmışki? En son şemsiye ve rakıyı birlestirme kararı almıs.Şırıngayla sahte rakıyı şemsiyeye enjekte etmiş.Yoldan gecen bi arabanın ani kornasıyla irkilen şemsi yanlıslıkla şemsiyenin üzerine oturmus.Rakılı şemsiyenin anusten iceri girmesiyle bir baskalasım gecirmis.Mutasyona ugramıs ve semsiye adam olmuş.
Duygu ise bu sırada hedefine ulaşmış ve virusu sıvı olarak bulutlara ulastırmış.Tam bu sırada böyle olacagini ögrenen Lukas Moodyson bununla ilgili bir film cekmis.Filmin galasına katılan şemsi filmin ciddiyetini bir anda algılamış, cok sinirlenen şemsi 100 cm çapında küplere binmiş ve dunyadaki tum şemsiyeleri yardıma cairmiş.Semsiyeler yardımıyla insanlar yagmurdan korunmuş ve kurtulmuş.Bir kez daha dunyayı kotu insanlardan kurtaran şemsi rahat bir uyku cekmis.
Duygu ise planının işe yaramadığını gorunce cok sevinmiş(duyguları karısıkmıs hala) Yeni bir plan ustunde çalışmaya başlamış.

Renk.

Ya şu sinemanın renksiz olduğu dönem var ya.İste yaklasık 7 yasıma kadar ben o filmlerin kameradan dolayı renksiz olduğunu bilmiodum.
Ben sanıomki dünya renksiz!
Hep merak ettim rengi kim bulmuş diye...
Mesela filmler kusak verirler ya.Mesela adam dediki kırmızı kuşağım var."Lan salak nerden bilion hepsi siyah tonu." seklinde dalga gecerdim.Sonra derdim "bu salaklar mavi gokuyuzunu siyah beyazmı goruo simdi?" etc.

Bide yatma poziyonları vardı.Sırtüstü ve yüzükoyun...
Bunları bi turlu cozemedimdi.
Simdi adı sırtustu tamamda, sırt ustemi gelcek? sırtın ustunemi yatcaz?
Yuzukoyun; yuz tamamda, koyun ne? koyun hayvan ne alaka?

Soramıyodumda kimseye...

Teyzeler.3.

Aşırı mukemmel(mutevazi) gözlemlerim sayesinde teyzeleri nasıl yenecegimizi anlamış bulunmaktayım.
Herkesin başına gelmiştir.Toplu taşıma aracında topunuzla oturmaktasınzdır(lanet olsun bu espriye).Kötü başörtülü teyze yanınıza yaklaşır ve adeta duruşuyla ve gözleriyle sizi dürter.Bu dürtmeninn nasıl oldugunu biraz metafizik bilseniz açıklardım ama(salla) anlamassınız simdi.Herneyse hissedersnz bunu.Mp3 playerininzın sesi ne kdr yuksek olursa olsun "bugünün gençleri" başlıklı konuşmaları kesinlikle duyarsınız...bunu bende anlamadım nası duyuruyolarsa...Uyuyomuş numarısınıda yemezler çünkü hissediolar yani...
Neyse çok fazla teyzenin aynı anda minibüste bulunduğu bir gün seçilir bu eylem için.Kadıköy için salı gunleri makuldur(salı pazarı). Kesinlikle o toplu taşıma aracında oturuyor durumda bulunmanız gerekmektedir.Ve teyze populasyonunun en yuksek seviyede bulundugu anda minibusden inin yada atlayın ne bilim.Ama çıkmanz lazım çünkü can guvenliğiniz o sırada kaybolmuştur.Arabanın icinde yaklaşık 4-5 teyze arasında o yere oturmak icin avatardaki savaş görüntülerini andıran bir savaş cıkacaktır.Arada ölen çoluk çocuk olablr.Onları gazi sayacagiz.Bu savaş sonrasında enerjisi azalan teyzelere son darbeyi vurmak size kalacaktır.
Unutmayın eğer biz onları yenemezsek onlar bizi altedecek.bu bir ölüm kalım savaşıdır.(hangi savaş öle diikki?)acımayın.
Yakında feysbukda bir milyon kişi olmayı dusunuyoruz.Su anda sadece 2 kisiyiz(cumhur ve ben) ama olacak geriside.az kaldı.Ama ya teyzelerde 7 milyon kişi olursa die korkuom.Sonucta süper hızlı coğalabiliolar...

Toxic.

Simdi ben bi film izledim.Bisiler yazim dedim.
Bu film 1984 yılında troma tarafından cekilmis.Tromayı bilen bilir çöp filmlerdir bunlar.Cok ucuzlardır cok sacmalardır fln.Iste bizim filmimiz tromanın göz bebegi.

Toxic Avenger.

Filmi tanımlamanın en kolay yolu şu flash tvnin gore bir korko-macera filmi cektigini dusunun.
Flash tv ztn tromanın özenti tr versiyonudur.Trye uyumlu hale getirilimistir.Seviyoruz flash tvyi.(kesinlikle en cok izlediim kanaldır)
Efenim olay simdi söle burası bilinen amerikan kasabalarındandır adı Tromaville.Tum filmleri burda gecer ztn.Neyse iste burda ne ararsanız vardır.Mutlu mesut amerikan aileleri ve iste amerikan sehri dusunun.Bunun icine badici kotu cocuklar, agzı kotu kızlar ekleyin.Bunlar eglence olarak ezdi kactı oynarlar.Ezdi kactı ise, yolda buldukları bisiklete binen cocuk-insan ezip, ezdiklerinin fotografını cekip puanlayıp sonrada kızların bu fotograflara bakarak masturbasyon yapmasıyla oynanır.Hani oyunu genelde erken bitirirler cunku sabah kalkıp kiliseye gitmeleri gerekmektedir.
Bunların badilendiği yerde calısan dislek, looser bir tip vardır.Melvin.
Melvin kendi halinde sakar isini yapmaya calısan bir cocuktur.Gel gor ki sarısın bayan bunu ayartır.Pembe bir bale elbisesi(benzeri yada iste) giydirttirir ona.Ve karanlıa cairir, melvin sarılır ama ısıklar yandıgında sarıldıgı seyişn bir keci oldugunu pembe kıyafetleriyle herkese rezil oldugunu farkeder.oda genclerle doludur.melvin kacarken balkondan atlar ve toxic tasıyan kamyona duser.Iste bu bizim super kahramanımız toxic avengerin dogusudur.
Film asıl burdan baslıyor.Yapılamamıs gore sahneler, sonra her yerde sacma sapan seks, kör kız ne ararsanız var bu filmde.

Hep hayalimde cekmek istediğim istediğim filmlerden biri kendileri.Var böle seyler kafamda, artık kamerada geldi yakında umarım bende cekecem.flash tvde izlersnz.
Hep bilirdim gzl oldugunu ama saklıyodum gzl bi gune.Kısmet bu guneymis.
Kesinlikle izlenmesi gereken tam anlamıyla bir b-movie.

Bide b-movieyi ezmeyelim artık, b-movie bir yasam tarzıdır.Milyonlarca film izlememe ragmen b-movie hala daha zevkli gelmekte.Cunku hayvan gibi yaratıcılık sacmacılık akıo filmler.bi tane b-movie sever arkadası olmazmı insanın ya yok. cok eziliyorum cok...
Yasasın b-movie...

Foto.

Gecen cumartesi cok gzl bisi yaptım.Şu karda superken dedim bi cikim.1 haftadır evdeyim illet yagmurda.sevmiom yagmuru.Lan bu yagmur, kar olsun cıkıcam demistim.
Yeni aldıgım kameramıda bilgisayarın tanımaması cok uzdu hem kadıköyden bi kablo fln alırım dedim.Lan dedim 1-2 foto cekerim gzl bisiler gorursem dedim.182 dklık batarya vardı.
Modadan yukarı dogru basladım efenim tum sag-sol sokaklara girerek bi suru fotograf cektim.Kar dolayısıylan cok fotoların cogu buğulu gibi olsada...
Indim sahilde cektim, gittim rıhtımda cektim...Zen'imde de yeni indirmis oldugum 3 album calmaktaydı.Alexy Kentall, James Blackshaw(yeni kesiflerim) ve guzelim arkadasımız Xiu Xiu nun ckardıgı yeni album.Alex ve Jamese basta alısamadıysamda fotograf cekerken nasıl oturduysa...
Her kar yağısında dinlerim artık...
Nasıda anlamsız bi yazı oldu...Demem sudurki tek basıma cıkıp bu kdr eglenecegimi bilmiodum.Hic bisi düsünmedim.Hic bisi konusmadım.182 dk boyunca(eet bitti batarya orda farkettim gec oldugunu) sadece bunu nerden daha gzl cekebilirimler, açıyı nasıl duzeltirimler gecti kafamda.
Tavsiyedir...Yapın bunu...Yanlız dikkat edin makine donuyo.Eldien olunca farkedilmio.Cocugum donmus gibi cok uzuldum :)
Almost orgasmic bir ic dunyanız oluo inanın :)
Birde muzik olarak kesinlikle Sigur Ros-Mum-Olafur Arnalds gibi icelandic bisiler alın.Malum kar yani..
Aslında bgnde cıkasım varda bu sfr taksim olcak hatta.Kar cok pis bgn dover beni sanıyorum...
Yemio..

Porasaf.

Siz simdi porasafın ne oldugunu merak edersiniz simdi anlatacagim hikaye bununla ilgili.
Simdi efenim cikletimi ciyneyip yolda giderkene karsıma cıkan fahise sen tam benim tipimsin dedi bende ben senin tipin değilim dedim o zmn nescafe 3-1 arada verim sana dedi bende sevinerek o zmn tabiki olur dedim.zencefilli 3-1 aradanın ustune bide 4 bardak cd suyu ictim.ama adeta kendimden kopmustum.Insanların devamlı aynı islerde calıstıgı monotonlastıgı sacma bi dunya gordum.kabustan uyanır gibi kalktıgımda fredi karsımda durmaktaydı.Fredi aslında kredi emlak isiyle mesguldu.Hep ruyalarıma girerdi odeyemedigim borclarım.Tam ruyama girmek uzereyken uyanmıstım bu sefer.Ustume yapısık kalmıstı kendileri.Hemen kalkıp 716 numaralı "alo acil zabıta" hattına ulastım.
Zeki muren telefonu actıgında bana cekim eklerini kullanmamı tavsiye etti.Cekim ekleri cekmesi gerekirken firediyi itti.İtilen firedi itilmesinin etkisiyle ite donustu.Ama bu it bir garipdi havlaması okey taşlarının karıştırılkenki seslerinin ta kendisiydi.
Sesten etkilenen ben ne yapacagimi bilemedim.Sonra aklma geldi.Eger ben etrafımda donersem eger dunyadan daha hızlı donersem, eger ısık hızından daha hızlı donersem gecmise gidip hatalarımı duzeltebilirdim.Ve donmeye basladım.Ayakkabılarım adidas olması nedeniyle cok hızlı donebilmekteydim.
711 yıl onceye gidip bozdugum kumdan kaleyi duzelttim.Artık asla hic bisi eskisi gibi olmayacaktı.Yada yenisi gibi.ama 711 yıl once adidas bulunmadıgı icin ayakkabılarım yokolmustu.bu nedenle gelecege donemedim.Burada hayatımın insanıyla tanıstım evlendik.Cocugumuz olmadı cunku elektrikler yok onumu bile goremedim.mum bile yok markette hep pirinç.öle yani.
Porosaf bu demek iste.Mouse ların topunda biriken pisligin yelpaze gozunden goruntusu.

Midterm.

Yarın sınav var.Tırsıom.80 uzeri almam lzm.100 uzerinde 20 puanını speaking olusturuo nası alcam bakalım 80 uzeri...cunku konusma ozurluyum.Daha dorusu garip bi turkce kullandıgım icin ve bunu direk olarak cevirdiim icin olmuo karsımdaki hoca bni anlayamıo.Mal bunlar bi amerikalı bi ingilizle gayet anlasıom ben.Ya turkcem gittikce gariplesio evet bi ara olusan durumlarda ters sıfatlar kullanıp deneysellik yapiodum tabi sadece tanıyanlar anlıodu bni gerisi mal mal bakıodu.iste bu özellik yerlesti garip kullanıom sanırım yine karsımdakine gore kasıom kendimi bazen.
Neyse bnim passivele sorunum var.Ya cumlenin aktifi pasifi olurmu ya.Sen cümlesin abi kücük düsün.
Karsıma yabancı(japon belki!) bi insanı alıp bunu duzgunce acıklayıp mantıksızlıgını kavratıp bu kavramı ingilizceden cıkarmak istiyorum.Belki imana gelir musluman bile olur bu yabancı!
Sonra efenim writing...bunu hic sormayalım.Cunku öle sacma seyler gelioki karsıma sacmalamaktan kendimi alamıyorum.Efenim sen hikaye yaratmamız icin 6 tane resim koy twilightdan, hani kitap-film olan ve fotografların 5 tanesinde kız ve erkek sadece bakısıo olsun.Bende napim yazamadımda yazamadım abi.En son basladım efenim kız aslında kör etrafındaki erkekleri hissedip surekli onlara bakıomus bunun ailesi araba kazasında ölmus buda kazada kör olmus resimlerdekide abisiymis ona goz kulak oluyomus sonra kız dayanamamıs ve kendini öldurmus.Hoca ne dedi "hikayen cok kotuydu" bende dedimki "ask hikayesi yazmamak icin kastım bu cıktı". 10 uzerinden 2 aldım...
Neyse yrn ask hikayesi yazıcam heralde bgn romatik filmler izliom.
"What's more" un cevirisi ustune ustluk olabilirmi ya.Bu bildiğin "daha neler".kimi yiyo bunlar anlamıomki. Cevir what:ne more:daha.al sana daha neler.bnce ben size ders verim.neyse.

Bide suyum bitti su niyetine smirnoff north iciom ne zmndır ic bisi olmadı sanırım psikolojik bu olay.Su niyetine icince bisi olmadı.O zmn suyu votka niyetine icsem.acaba?!

Sonunda istanbulumada donuom.ah özledim kadıköy seni.Bu arada mackada 15-16-17 ocakda japon filmleri festivali var.ilgilenenlere duyurulur.gitmek lzm...gidecez bi sekilde.
Of kafamı bi turlu toparlayamadım yada tamamen dagıtamadım yazamadım simdide kahve sayesinde uyuyamadığım icin yazıom.Umarım yakında daha mantıklı bisiler gelicek aklıma yada mantıksız.
Bitsinde su sınav...