Kırık.

Bugün çok kötü geçti aslında.
öncelikle çocuklarım beni çağırıp beni aslında küçükken babalık olarak aldıklarını aslında öz babaları olmadığımı açıklamalarıyla başladı.Buyuk bir hayal kırıklığıyla ayrıldım evden.
Ama en küçük oğlumun doğumunu dün gibi hatırlıyorum.Ofsayttan doğan bir serbest vuruştu o.Annesi ofsayt pozisyon anında hayatını kaybetmişti.
Bunları düşünürken havanın kararmasına bir anlam veremedim daha saat henuz durmuştu...
Elinde alışveriş sepetiyle koşturan amcanın yere düşüşü, sanki ben düşmüşüm gibi hissettirdi bana.Yanına koştum onu kaldırabiliyim diye ama yerden kalkan şey bir baykuştan başka bişi diildi.Tek ayağını göstermemeye çalışmasına rağmen diğer ayağının snoppy olduğunu gördüm.Aklıma bir soru takıldı.Charlie brown acaba kelmiydi yoksa kelliği perukmuydu?
Baykuşun aslında bay olmadığını anlamam ve onu bişiler yemeye davet etmem arasında fazla vakit almadı.Gittiğimiz restorantta kendime ve bayana kiremitte yıldız söyledik.Ama benim kafam bu seferde masaya takılmıştı.Masaüstünde bir buzdolabı vardı. "Dokunmayınız!" yazısı dahada çekici hale getiriyordu onu.Kapağını açtığımda nerden bile bilirdimki dünyadki tüm buzdolaplarının kapılarını bir daha kapanmamak üzere açacağını...

Eee ne demişler...Gerçekleşmesini en çok beklediğin şey sen beklemekten vazgeçtiğinde gerçekleşir.Bu evrenin "sen bakarken soyunamıyorum" deme şeklidir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder