Boğ.


Boğuluyorum. O, ağzımdaki son nefesi vermemek için uğraşıyorum.
Biliyorum, canım o benim. Onu vermeden ölmeyeceğim.
Sorunda bu ya; bu deniz böyle, öldürmüyor. Mahvediyor. Sömürüyor.
Yalnızlık denizi burası. Herkes boğuluyor ama kimse ölmüyor.
Buradakiler biliyor yaşamak ve ölememek arasındaki farkı.Hepsi aynı şeyi istiyor yinede.
Bir sonraki saniyede yaşıyor olabilmek ve diğer saniyede de ve sonrakinde de...
Ağlamak yardım etmiyor insana. Sadece denize yardım ediyor. Daha da derinleşiyor deniz.

Denizi yaratanda bizleriz. Neden en basta beraberdik ki? Söyledim insanlara: Eğer beraber olmassak
yalnızda kalmayız dedim. İnanmadılar. Bende inanmadım. öyle iyiydik ki birbirimize karşı.
yalnızlığın kacınılmaz son olduğunu bilemedik.
Ölüm korkusu yoktur aslında. Yalnızlık korkusu vardır. Ölünce o kapalı kutuda ne yapacağından
korkar insan. İkiserli gömseler bizi kimse korkmaz ölümden.Yanında birinin olabileceği bir ölüm
yalnız yaşama ihtimaline ağır basar.
Benimse tek özelliğimdi işte bu. Yalnız olabilmek. İyiydim de bu işte.Hatta o kadar iyiydimki diğerleri de
bana verirdi yalnızlıklarını.Onları da taşırdım. Ama bilirdim kimsenin sadece tek bir özelliği
olamaz. O kadar iyiydimki yalnızlıkta. Başka özellik aramadım. Ta ki sen gelene kadar.
Bir sen vardın yanımda. Yalnızlığı severken ben, beni içeriden çıkarıp alan.
Tam öğrenmişken denizde nefes almayı tekrar unutturan.
Gitmedin aslında biliyorum yanımdasın.Hissediyorum. Denizde benimlesin.
Bir sen varsın, beni boğan.

Bırakmayacağım bu nefesi. Benim lanetimde bu. içimde taşıdıklarımla ölememek. Onları taşımaya mahkum olmak.