Sabah.

Aksam cok içmiştim.Sabah kalktığımda yanımda yatan dişiye bi anlam veremedim.Onun bir tavuk olması dişi olması gerçeğini değiştirmiyordu.Ona kim olduğunu sorma cesaretini kendimde bulduğumda turkçe bilmediğini sadece çince bildiğini belirtti.
Ama asıl ilginç olan maltepe marka sigarayı ayaklarını kullanarak içmesiydi.
Bu arada banyodan gelen sesler dikkatimi cekti.oraya baktığımda içeride olan mamutun oraya nası girebildiğini düşündüm.Hatta kendisine sordum.Ama onunda bilmediğini, asıl merak ettiğinin buradan nasıl çıkabileği olduğu söyledi.
Bunu düşünürken salona doğru yol aldım.Buradaki power rangerlardan pembe rangerin erkek olduğu dikkatimi çekti.
Onunla konuştuğumda aslında adının Majezik olduğunu söyledi.Ve alkışlarla yaşıyormuş.Bu yanındaki kaplumbağanın onu neden sürekli olarak alkışlandığını mantıklı kıldı.
Hemen karşılarındaki prens bunları onayladı.Her ne kadar buna inanmasamda prens gayet ciddiydi.Prensin adı çokoprensdi.Aslında çek cumhuriyetinde öğrenci olan çoko, erasmus sayesinde turkiyeye gelmişti.Halkla ilişkiler 7. sınıftaydı.Ama hala halka bir açıklama yapamamıştı.Çünkü halkayı anlamıyordu.7 kere izlemişti ama bir turlu aklı almıyordu.Filmi 8. kez izlemeye baslayınca muhabbetimiz orada kesildi.
Ama benim tum bu olanlar hakkında kafam cok karışmıştı.Karşımda buluna kırılmış vazo neden kırılmıştıki bi turlu anlam veremedim.
Frenkenstein vazoyu saçını jölelerken kırdığını söyledi.
Ve böylece artık içim rahatlamıştı.
Herşey tam planladığım gibi ilerliyordu.Ardından guzel bir uyku çektim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder